Saldırın Saldırın (2)

 (Geçen haftadan devam) 

Monşer: Sokağa çıkın ve gözünüze kestirdiğiniz en büyük camilerin kapısına, bir namaz sonrası durun. Beş vaktin ehli müminlere en klasik İslami bilgileri sorun. 

Bakalım fecaati görebilecek misiniz? 

Odgurmuş: Ne fecaati ne tehlikesi. Eğer bir fecaat varsa bu fecaatin tek sebebi yine sizsiniz. Öğrettiniz de ret mi ettiler, okul açtınız da okumadılar mı? Türkiye’de hangi kurum doğru dürüst dini eğitim veriyor.
Sen dini yasakla, Kur’an okuyanları takibata uğrat, tutukla cezalandır, dini toplum hayatından çıkartmaya karar ver, İnsanlar gizli gizli ancak Kur’an ve dini bilgiler elde etmeye çalışsınlar. Köylerde kasabalarda ne kadar Arap harfli kitap varsa toplat ve meydanlarda yak.  Bunlardan neden bahsetmiyorsunuz.  Bu günkü neticeyi ve içinde bulunduğumuz ve sizin müstevli devletlerinin basın sözcüsü gibi alıp kendinize bayrak ederek eleştirdiğiniz durumları sizin attığınız temeller bu hale getirdi. Yaptıklarınız ve ettiklerinizin düzelmesi şimdi kolay düzeltilemiyor.  Attığınız temeller sökülüp atılamıyor. 

Milli Eğitimi de siz bu hale getirdiniz 

       Monşer: 2021 den itibaren ücretsiz olarak Kur’an’ı Kerim meali dağıtılmalı.  Ardından Diyanet gerçekten tekrar dizayn edilmeli. Asli görevine döndürülmeli. Bütün camiler siyaset kurumu olmaktan çıkarılmalı. Lüks ve şatafattan kaçınılmalı. Ödenekleri kısılmalı. 

       Odgurmuş: O ne biçim söz siz nerede yaşıyorsunuz. Diyanet dizayn edilmeli derken neyi kast ediyorsunuz. Nasıl bir Diyanet istediğiniz belli değil. Ne olmalı yani. Camiler kapanmalı, din görevlileri tarlaya çalışmaya mı gönderilmeli. Hariçten konuşmak çok da kolay. 

       Ayrıca camiler siyaset kurumu olmaktan çıkarılmalı diyorsunuz. Hiçbir mantığı olmayan bir cümle kuruyorsunuz. Sayar mısınız bana hangi camiye gittiniz de orada siyaset yapıldığını tesbit ettiniz. Masa başında hayal kurmak çok kolay Siz de işte tam öyle yapıyor. Ulusalcı laik kafanızla eskiden kalan özlemlerinizi şimdi tahakkuk ettirmeye çalışıyor, kurumları yıpratıp Türklüğün düşmanlarının işlerini kolaylaştırıyorsunuz.  

       O eleştirdiğiniz kurumun ve o kurumun mensuplarının, sizlerden farklı olarak Dinleri var, imanları, ahlakları, dürüstlükleri imanları vardır.  

Ya sizin neyiniz var. İnancınız yok, inandığınız yok,  Dine saygınız yok, din adamına saygınız yok., devlete saygınız yok, millete saygınız yok, sürekli milleti aşağılıyorsunuz. Bu insanlar öğrendiği kadarıyla, öğrettiğiniz kadarıyla hizmet etmeye çalışıyorlar. Biraz saygı duyun.  

Monşer: Sanki diyanet imamları Kur’an’ı Kerim’in anlamını biliyorlar mı?  Bence bunların %85 diyanet imamları ezberci, adam hafız, Kur’an’ı Kerim’i bastan sona ezberine almış ama manasını bilmiyor.   

 Bir taraftan inanç bilgisi olmayan ve öğretici görevini yerine getirmeyen diyanet ve imam kadrosu, diğer taraftan, okuduğunu anlamayan inancından bilgi sahibi olmayan toplum ve diyanet kurumu dini suiistimal etmiş olmuyor mu?  

"İslam'ın güncellenmesinin gerektiğini bilmeyecek kadar da aciz bunlar. Siz İslam'ı 14 asır öncesi hükümleri ile bugün uygulayamazsınız. Bir Müslüman olarak bu vaziyetten çok rahatsız ve huzursuzum.  Dini bilgi ve eğitim veremiyorlar. Bu yüzden eğitimli yetişmedik cehennem azablarını dinlemekten dinimizden korkar olduk İslamiyet’in güzellikleri ahlakı bizlere tam teşkilatlı verilmedi cahil bir toplum olarak yetiştik maalesef sevginin ve … Emek ve üretim, çalışmakta bir ibadet değilimdir? 

Odgurmuş: Şimdi de fetva vermeye mi başladınız. Siz İslamiyet’in hangi temel kitaplarını okudunuz da İslamiyet konusunda şu olmalı bu olmalı diye akıl ve yön vermeye kalkıyorsunuz. Dini, Diyaneti bu hale getiren siz okumuşlar değil mi. Önce yaptınız, yaptırmadınız, okutmadınız, eğitmediniz şimdi de olmayan şeyleri vermediğiniz kişilerden istiyorsunuz.  Yavuz hırsız ev sahibini bastırır misalinde olduğu gibi. Senelerce ve senelerce bu millete ve bu milletin dini hayatına yapmadığınız etmediğiniz kalmadı şimdi de çıkmış hem din adamını, hem vatandaşı eleştiriyor akıl veriyorsunuz. Önce kendinize bakınız. Siz dört başı mamur Müslüman mısınız?. Önce kendinize bakın.   

Monşer: Sonra neden Kur’an Türkçe okunmuyormuş. Bunların Tanrı’sı Arapçadan başka dil bilmiyor mu? Kur’an ayetlerinin lafız değil anlam olduğunu, bu anlamın da her dile çevrilebileceğini galiba bilmiyorlar.  Ayrıca bozulmayan kurum mu kaldı. Her kurumun altını üstüne getirdiler.  

Odgurmuş: Şimdi birileri çıkıp sizin gibi “ibadet dili de mealden olsun” demeye başlıyor. Bu durumda İş başka mercilere kayıyor. O zaman ibadette surelerin mealden Türkçe olarak okunacağını bir an için kabul etsek. O zaman hangi mealden okuyacağız. Hangi meal bu uygulamaya daha uygun gelecek. Bunu nasıl ayarlayacak, burada birlik ve beraberliği nasıl sağlayacağız. O zamanda böyle bir problem çıkacak. Hatta Kur’an kurslarında diyelim Diyanet İşleri’nin meali öğretilip onunla Türkçe ibadet yaptırsanız tüm mesele hallolacak mı?. Bu kez de bir bölüm vatandaş veya sizler gibi halkından milletinden kopuk ve bu mütedeyyin milleti ne idüğü belirsiz yönlere doğru hizaya sokmaya çalışanlar da neden bu mealden okutuluyor,  hâlbuki “Yaşar Nuri’nin meali var ondan okuyalım” derlerse ne yapacağız. Kaldı ki laiklerin namazda niyazda gözleri olmadıkları halde Yaşar Nuri’nin mealini ısrarla savunacaklardır. 

Bu gün sizlerin yaptığı gibi o zamanda İçinde dine karşı hıncı olanlar olmadık hücumlara iftiralara başlayacaktır. 

Elbette Meal okunmalı. Kur'an-ı Kerim anlaşılmalıdır tabii ki bunu biz de kabul ederiz. Ancak şunu herkes bilir ki; hiç bir tercüme-meal aslının yerini tutmaz. En kısa sûre olan Kevser süresinin anlamını bile bilmeyenler de lütfen ibadet dili de mealden olsun demesin Kaldı ki; namaz sûrelerini ve genelde de Kur'an-i Kerimi ezberlemek meallerini ezberlemekten çok daha kolaydır. 

Siz ey, ulusalcı laik, milletinden kopuklar. Kendi işinize bakınız. Bizim dinimizle, diyanetimizle uğraşmayınız. Dine ve Diyanete karşı olduğunuzu dolaylı kelime ve cümlelerle söylemek yerine açıkça söyleyiniz de biz de bilelim. 

 “Monşer”: “Batı özentisi içinde olan”, “cehaletinden rahatsız olmayan”, biraz sağcı, biraz solcu, biraz 1970’li yıllar ülkücüsü, biraz liberal, biraz Kemalist, biraz laik ve her halükarda halkını geri-sürü gören hayali bir şahsiyet 

 “Odgurmuş”: Kadim kitabımız Kutatgu Bilig’de “Kanaat-Akıbet” manasına gelen şahsiyet.