10 dakikada hayatım kararıyordu!!!

Abone Ol

Geçen gece, çok sevdiğim dostlarım ve arkadaşlarımla, “Gün Grubu” olarak Amasra-Safranbolu gezisine gidecektik. Gecenin 02:30’unda servisimiz kalkacaktı ve beni almaya canım arkadaşım, kardeşim Sultan Civelek ve abim Yavuz Civelek gelecekti.

Ben de valizimle birlikte apartmanımın önüne indim. Genç bir çocuk da oradan geçiyordu, bana bakmadı bile. O anda kafamı çevirdiğimde, apartmanın arkasına park edilmiş arabaların arkasına saklanmış, bana bakıyor ve bir şeyler yapıyordu. Apartmanımın ilk kapısı şifresizdi, ikinci kapısı ise şifreliydi. Hemen apartmana girdim, şifreyi girip kapının arkasında kaldım. Arkamdan geldi ama en dıştaki kapıyı sadece araladı, içeri girmedi. Garip garip sesler çıkardı. Gitti, geri geldi, yine içeri girmedi. Sadece burnunu görüyordum. Polisi arayacağımı, etraftaki kameraların onu çektiğini söyledim. Elim ayağım, sesim titriyordu. Yine gitti, yine geldi, küfür ediyordu. Cinsel tacize uğruyordum resmen. Kâbus gibiydi.

Arabanın geldiğini ve komşuma yöneldiğimi görünce kaçtı. Telefonumda KADES yüklüydü ama arabada 25 kişi beni bekliyordu. Onları bekletemezdim. İki günlük gezi sonrası, kamera kayıtlarını alıp karakola gittim. Asayiş Şube, Çocuk Şube, karakoldaki polisler çok ilgilendiler, çok alaka gösterdiler. Kamera kayıtlarına baktığımda şok geçirdim. Cinsel organıyla oynuyordu, eli sürekli oradaydı ve cebinden kemere benzer uzun bir şey çıkarıp apartmanın karşısındaki bahçeye fırlatıyordu.

Karakola öğlen gitmiştim, ekipler saat 18.00 gibi çocuğu buldular. O kadar titiz davrandılar ki her detayı incelediler. Apartmanıma, mahalleme geldiler. Ekip arabasıyla evime kadar bıraktılar. Hiç temasımız olmadı. Onu tahrik edecek bir kıyafetim de yoktu üzerimde. Bana o korkunç geceyi yaşatan o zat 16 yaşındaymış. İnanabiliyor musunuz? Daha 16’sında! Şikayetimi geri çekmeyeceğim. Bugün bana, yarın başkasına. Ben bugün affedersem, yarın başkasının sebebi olur ve ben vicdan azabı duyarım.

İki günlük gezim o pisliğin sayesinde burnumdan geldi. Çok korktum, çok endişelendim. Kamera görüntüleri 9 dakika 56 saniye; toplamda 10 dakika. Biri geliyor, senin neşeni, yaşam sevincini, mutluluğunu alıyor, özgüvenini, cesaretini kırıyor, travman oluyor 10 dakika içinde. Kâbuslar görüyorsun, uyuyamıyorsun. Niye ya, neden? Neden bu kadar kötü, cani, sapık ruhlusunuz?

“Üstünde ne vardı?”, “O saatte dışarıda ne işi vardı?” diye sorgulayacağınıza, insan olmanın yollarını sorgulasanız keşke. 16 yaşında neyin kötülüğü bu? Katil katildir, sapık sapıktır. Bunun çocuğu, genci, yaşlısı olmaz. Bu ve bunun gibilerine asla merhamet gösteremeyeceğim.

Ayşe Arman’ın dediği gibi, “Ömrümüze çöküyorlar.” Bu ülkede, hayatı elinden alınmış, hayatının baharında katledilmiş kadınlar var. Sevdikleri tarafından hem de… Sokağımda, apartmanımın önünde tanımadığım, ilk defa gördüğüm biri tarafından hayatım kararacaktı. Keşke o görüntüleri gösterebilsem, o zaman daha iyi anlayacaksınız. Eksiği yok, fazlası yok. İyi ki arkada saklandığını fark ettim. Her şey bambaşka olabilirdi. Çok şükür diyorum.

Bu kadar kolay olmamalı, ucuz olmamalı insan hayatı. Bu ve bunun gibiler hiç var olmamalı. Kimseye bedel ödetmemeli. Ödenecek bedel varsa, kendileri ödemeli. Artık akşamları dışarı çıkamıyorum. Yanımdan biri geçse kuşkuyla bakıyorum. Arkama dönüp bakıyorum. Uykumdan sıçrayarak uyanıyorum. İnsanları ona benzetiyorum. Görüntüler gözümün önünden gitmiyor. Tedirginim, huzursuzum. Bu süreç de geçecek. Daha güçlü olacağım, biraz zaman alacak. Bu ve niceleri ruhumuzda yara bırakıyor ama biliyorum ki güzel günler gelecek. Cezalarını çekecekler. Asla acımayacağım. Benim 10 dakika çektiğim korku bana yeter!

Korkmuyoruz, yılmıyoruz. “Kadının adı yok.” demişti Duygu Asena romanında. Ama kadının gücü var, kadının sesi var, kadının iradesi var! Caydırıcı cezalar gelmedikçe daha çok canımız yanacak, biliyorum ama vazgeçmeyeceğiz.

Hayatını kaybetmiş, istismara uğramış bütün kadınlara gelsin bu yazı.
Ben o gün yanımda olan canım aileme, dostlarıma; İl Emniyet Müdürümüz Sayın Recep Tecimer’e, kıymetli eşi Sevda Tecimer Hanımefendi’ye ve polis memurları Ali Özsoy, Volkan Ünver ve Hamza Bey’e çok teşekkür ederim. İyi ki varlar.