Fakir bu yazıyı 19 yıl önce kaleme almıştır.
“YİNE DÜNYA ESKİ HAMAM, ESKİ TAS.”
Mü’minlerin ilk kıblegâhı… Birçok peygambere ait hâtırâları bağrında saklayan, nebîler ve velîler yurdu…
Aklın durup, aşkın hüküm kıldığı, zamânın ve mekânın aşıldığı, zamansız mekânlara ve mekânsız zamanlara hükmeden Mi’rac mûcizesinin gerçekleştiği kutlu mescidin bulunduğu topraklar… Azîz hâtırâlarını Efendiler Efendisi’nin (s.a.v.) teşrifiyle taçlandıran, Cenâb-ı Allah’ın Kur’ân-ı Kerîm’de “Biz O’nun çevresini mübârek kıldık”[ İsrâ, 17/1] diye târif ettiği mukaddes belde... Şâirin; “Kurşundan çiçeklerin şehri”[ Sezâi Karakoç; Alınyazı Saati – Şiirler 9, Kudüs] dediği yer Kudüs…
“Gökte yapılıp yere indirilen şehir… Kalbime bir ağırlık gibi çöküyor şimdi…”[ Sezâi Karakoç; a.g.eç., Kudüs] Mazlumların feryâdının yükseldiği, gözyaşının sel olup aktığı; “âh”ın “of”a, “of”un “âh”a karıştığı akrebin kıskacındaki hüzün diyârı: Diyâr-ı Aksâ… “Çöllerde kayıp bir yetim vâha”[ Mehmet Âkif İnan, Mescîd-i Aksâ] olan Filistin...
Hem kendisi hem de çevresi mübârek kılınan bu toprakların bugünkü hâline baktığımızda yüreğimiz kan ağlıyor. Ne hazindir ki, bu fazîletli belde, bugün Yahudi işgali altında...
Bir kıt’alin yaşandığı bu kutsal toraklarda, her gün Filistinli çocukların üstüne kurşun sağanağı yağıyor. Mi’rac Mescidi olan Mescid-i Aksâ ve çevresinin Siyonistlerce işgal edilmesi yetmiyormuş gibi, İsrail’in katliam üstüne katliam yapmasını, İkinci Dünya Harbi’nde Hitler tarafından yakılan dedelerinin intikamını Filistinli çocuklardan almasını ne hazindir ki bizler; elleri böğründe seyrediyoruz…
Elli yıldır sürekli işgale, sürgüne, katliama mâruz kalan, en acımasız soykırımlara muhatap olan, zulüm altında inim inim inleyen, her yandan kuşatılmış, onuru çiğnenmiş, devlet başkanları bile muhasara altına alınmış, mazlum, mâsum, mahzûn, mahkûm ve mağdur olan insanlar… Çâresiz bırakılan, umutları yok edilen, hak arama yollarının tamamı ortadan kaldırılan ve tarih sahnesinden silinmek istenen bir toplum: Filistin Halkı... Her türlü vahşeti sergileyen, ırkçılıkta insanlığı dehşete düşüren, saldırganlıkta dur durak bilmeyen, mâsumların kanı sel edilerek, mazlumlar en hayâsız bir biçimde katledilerek kur/dur/ulan bir eşkıyâ devlet… Lânetlenmiş bir kavim... Bu devlet; Sabra ve Şatilla katliamlarına Ramallah’da, El Halil’de, Nablus’da, Cenin’de, Gazze’de, Doğu Kudüs’te yenilerini ekleyen, savunmasız sivillere alçakça saldıran, tarihte görülen en büyük jenositlerden birini yapan çağdaş firavunların devleti…
Bugüne kadar devamlı insanlık suçu işleyen, BM’nin hiçbir kararına uymayan ve uygulamayan, AB’nin/ABD’nin desteğiyle dünyaya meydan okuyan terörist bir devlet:
İsrail Devleti...
Devamı Yarın...