Anılarla Mazideki Yozgat-37

Abone Ol

Bir gün yine mahalle aralarında kaldırımlara taş çekiyoruz. Kütahyalı ustalar da kaldırımları çok düzgün bir şekilde yapıyorlardı. Mehmet İldemir Abimin sarı BMC ile Musa Camii’nin olduğu yere bir kamyon kesme taş getirdik. Kamyon iyice taşla yüklenmiş, kasanın üzeri iyice hörüklenmişti. Bu vaziyette yokuş yukarı durdu. Ustalar buraya boşaltman dediler. İleride bir yer gösterdiler oraya boşaltmamızı istediler. Mehmet Abi iyice yüklü yokuş yukarı duran kamyonu geri kaçırmadan büyük bir ustalıkla kaldırdı. Ben hayret ettim o kadar yüklü kamyonu oldukça dik yokuşta büyük bir ustalıkla kaldırmayı başardı. Kamyonu yokuş yukarı kaldırırken sağ ayağının topuğuyla gaz pedalına basar, sol ayağı ile de debriyaj pedalını kullanırdı. O zamanki arabalar yeni arabalardı. Şimdi o arabaları süren şoförler de kalmadı, o arabalar da kalmadı. O zamanki şoförler hep rahmetli oldu. Belediye şoförlerinin içinde bir Mehmet İldemir Abi kaldı bir de şoför Mustafa Hoca kaldı. Mustafa Hoca sonradan şoför oldu. Yozgat’ın Büyük Camisi’nin baş hocası Fazlı Lekesiz Hocamdan ders aldı. Kur’an’ı çok güzel okurdu. Oğlum Yasin’e çocukken Kur’an okumayı o belletti. Başka hocalara gitme onların hatalı bellettiklerini düzeltmek çok zor olur. Sen devamlı bende oku dedi.

Şoför Mustafa Hoca daha önceleri Oflunun İhsanın Vabis otobüsünde muavinlik ediyordu. Bir gün babamla Sorgun Pazarı’na satmak için yün yatak götürüyorduk. Gece saat 3’e kalktık. Pazarcı kahvesine geldik. Şoför Mustafa Hoca otobüsün yolcularını tamamladı. Ustası İhsan Abi uyuyup kalmış gelmedi. Şoför Mustafa Hoca babama: “Usta Vabisi Sorgun’a sen götürür müsün?” dedi. Babam da: “Olur götüreyim.” dedi. Pazarcılar kendi aralarında bu ne bilsin götürmeyi vitesin yerini bile bilemez gibi konuşuyorlardı. Öbür şoförler de İhsan Usta gelmezse onun yolcuları da bize kalır diye seviniyorlardı.

Yolcular arabaya bindiler. Babam arabayı çalıştırdı. Sorgun’a suratlı bir şekilde alıp götürdü. Pazar bittikten sonra da otobüsü alıp Yozgat’a getirdi. Arabanın sahibi Oflunun İhsan Amca çok sevindi. Babama teşekkür etti. Belli bir de ücret verdi. Şoför Mustafa Hoca da sonradan ehliyet aldı. Belediyeye Arazöz şoförü olarak girdi. Ordan emekli oldu. 3 sene kadar önce de hanımı rahmetli oldu. Şu an yalnız yaşamaktadır.

Bir ara saat kulesinden aşağı Ankara Caddesine doğru yollara zift döşedik. Bu iş oldukça zordu. Yolun kenarlarına ayaklı demir tava sehpaları döşedik. Bunların altına çam odunları yakardık. Üst tarafta tavanın içindeki mucur taşlarını ısıtırdık. Ziftle karıştırır el arabalarıyla yollara serer pekiştirirdik. Çam odununun ateşi, ziftin isi, pisliği gözümüzü yakardı. Cehennem azabı çekerdik. En kötü iş olarak da bu zift işinde çalışırdık.

Bugünkü anlatacaklarım bundan ibaret olup, yazımı Yozgat Sürmelisi’nin bir beyiti ile bitiriyorum. Haftaya buluşmak üzere hepinize selamlar, saygılar, sevgiler…

Yeşil ördek gibi daldım göllerde

Kırıldı kanadım kaldım ellerde

Ya ben ağlamayım kimler ağlasın

Anasız babasız gurbet ellerde