Anılarla Mazideki Yozgat-50

Abone Ol

Eskiden hacca gidenlerin paralarını sadece bizim banka alırdı. O zamanlar kontenjan yoktu. 2500-3000 tane hacı gelir para yatırırdı. Bazen 2 taksitle para yatırıyorlardı. Bazen de hac işi iptal edilir, işin içinden çıkabilirsen çık. Bu işi devamlı bana verirlerdi. Sen bu işi yapıyorsun diye. Öbür banka işlerine de bakıyordum. Oldukça yoruluyordum.

Sabah bankaya geldiğimde bankanın önü hacılarla dopdolu oluyordu. Bankaya çok zor giriyordum. Benim bankaya girmemle hacılar da içeriye paldır küldür giriyorlardı. Bunların pasaportlarını alıyordum. Sıraya koyuyorum. Sırası ile işlem yapmaya çalışıyordum.

Rahmetlik güvenlik görevlisi Kadir Efendi geliyor, tanıdıklarının pasaportlarını üste alıyor, hacıları kızdırıyordu. Hacılar ona bağırıyor, o da hacılara bağırıyordu. Kadir Efendi pasaportları niye karıştırıyorsun dedim. İsmail abicim karıştırmıyorum düzlüyorum derdi.

Akşama kadar kan ter içinde kalırdım. Akşam olunca bakardım ki koskoca bankanın bankosu benimle birlikte ta arka duvara kadar gitmiş. Şaşırdım. Bu koskoca banko nasıl olur da arkaya kadar gitmiş diye. Hayret ederdim. Hacılar bankoyu ite ite ta arkalara kadar benimle birlikte götürürlerdi.

Bir gün yine sabah bankaya geldim. Bankanın önü mahşer mahşer içeri girdim. Millet sabah namazından sonra bankanın önünde sıraya girmişler. Bankanın açılmasını bekliyorlar.

Ben geldim. Bankadaki yerime oturdum. İşime başlayacağım. Bir de beni Müdür Yardımcısı arkadaşım çağırdı. İsmail şu elimdeki 50 kişiyi önce kayıt et dedi. Amirim banka mahşer mahşer bunlar birbirini öldürüyorlar. Bu durumda ben bunları nasıl yaparım dedim. Amirim ben sana emir veriyorum. Önce bunları kaydedeceksin dedi. Yerime geldim. Amirimin verdiği listeyi karta işlemeye başladım. Hacılar çok sinirlendi. Bizler sabah namazından bu yana bankanın önünü bekleyelim. Sonradan bir liste gelsin. Onların işlemi yapılsın. Biz onu sana yazdırmayız dediler. Amirim bunlar yazdırmıyorlar dedim. Amirim sana ne diyorsam onu yap. İşte o kadar dedi. İki arada bir dere kaldım. Ne yapacağımı şaşırdım. Listenin bir kısmını yazdım büyük bir kısmı kaldı. Bu sırada hacılar polis çağırmış. Bir de polisler geldi. Polis efendi biz burada sabah namazından bu yana bekliyoruz. Yetkili arkadaş bu arkadaşa liste verdi. O listeyi al elinden dedi. Polisler listeyi aldılar. Yırtıp yırtıp çöpe atıp gittiler. Amirim bu durumu görüyor hiç seslenmiyordu. Benim de hesaplarım iyice karışmıştı. Bu şekilde akşam oldu. Benim hesaplar tutmuyordu. Canım çok sıkılmıştı, çok üzülmüştüm. Saat 6 olunca da bütün arkadaşlarım çekip gitti. Yalnız başıma kaldım bankada. Sadece Ejder isimli bir Müdürümüz vardı. O benim bu durumuma çok üzüldü. İsmail evladım kendi dekontların ile veznenin dekontlarını al yanıma gel dedi. Ejder Beyin yanına gittim. Saat 12 ye kadar dekontları düzene koyduk. Hesabı tutturduk. Bundan sonra gözünün önüne bak. Senin arkadaşların hiç yardımda bulunmuyor dedi. Bana o an çok büyük bir iyilikte bulundu. Allah rahmet eylesin mekânı cennet olsun.

Bugünkü anlatacaklarım bundan ibaret olup haftaya buluşmak üzere yazımı Yozgat Sürmelisi’nin bir mısrasıyla bitiriyorum. Hepinize selâmlar, saygılar, sevgiler…

Yozgat’ın ortası Saat Kulesi

Bilesi de benim derdim bilesi

Ben olmuşum çırçır pınar lülesi

Helke desti ne var ise doldurun

Ziya’m yaşasın da beni öldürün.