Sağlık

Antibiyotik Hatası Kolon Kanserine Zemin Hazırlıyor! Uzmandan Uyarı: “Bağırsaklar 6 Ay Boyunca Hasarı Onaramıyor”

Gereksiz antibiyotik kullanımının bağırsak florasını tahrip ederek kolon kanseri riskini artırdığına dikkat çeken Prof. Dr. Özlen Atuğ, “Komşu tavsiyesiyle alınan antibiyotikler bağırsak mikrobiyotasını aylarca bozuyor” dedi.

Abone Ol

Türk Gastroenteroloji Derneği’nin düzenlediği 42. Ulusal Gastroenteroloji Kongresi'nde konuşan Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Gastroenteroloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Özlen Atuğ, bağırsak mikrobiyotasının vücudun en önemli savunma mekanizmalarından biri olduğunu vurguladı.

Atuğ, mikrobiyotadaki dengenin bozulmasının yalnızca sindirim sorunlarına değil, bağışıklık sistemi zayıflığına, kronik inflamasyona ve kolon kanserine kadar uzanan ciddi sonuçlara yol açtığını belirterek şunları söyledi: “Bağırsak florasındaki yararlı bakteriler azaldığında hücresel hasar artar, iltihap kronikleşir. Bu da yıllar içinde kolon kanseri gelişimini kolaylaştıran bir süreçtir.”

Dünyanın En Yaygın Kanserlerinden Biri: Kolon Kanseri

Kolon kanserinin hem dünya genelinde hem de Türkiye’de en sık görülen kanserlerden biri olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Atuğ, riskin özellikle bağırsaklardaki inflamasyon arttıkça yükseldiğini söyledi.

Hastalığın çoğu zaman poliplerin kansere dönüşmesiyle ortaya çıktığını ifade eden Atuğ, mikrobiyota bozulmasının kansere giden yolu üç temel mekanizmayla hızlandırdığını aktardı:

· Kronik inflamasyonun artması

· DNA hasarına yol açan toksik maddelerin çoğalması

· Bağışıklık sisteminin zayıflaması

Atuğ, özellikle Crohn ve ülseratif kolit gibi inflamatuvar bağırsak hastalıklarında kolon kanseri riskinin belirgin derecede yüksek olduğunu vurguladı.

Antibiyotikler İşte Bu Yüzden Riskli! “Komşu Tavsiyesi İle Kullanan Çok Yanılıyor”

Prof. Dr. Özlen Atuğ’un en keskin uyarısı ise kontrolsüz antibiyotik kullanımı üzerine oldu. “Antibiyotik hayat kurtarır ancak yanlış kullanıldığında bağırsak sağlığını felç eder” diyen Atuğ, şu kritik bilgileri paylaştı:

· Gereksiz antibiyotik mikrobiyotayı baskılıyor

· Yararlı bakterilerin çeşitliliği azalıyor

· Bağışıklık sistemi dengesizleşiyor

· Kanser riskini artırabilecek toksik metabolitler ortaya çıkıyor

Atuğ, özellikle komşu önerisiyle alınan antibiyotiklerin büyük bir hata olduğunu altını çizerek şöyle devam etti:

“Gereksiz antibiyotik kullanımından sonra bağırsaklar en az 6 ay boyunca eski dengesine dönemiyor. Bu dönemde kişi enfeksiyonlara ve inflamasyona daha açık hale geliyor.”

Bilimsel çalışmaların sık antibiyotik kullanımını kolon kanseri gelişimiyle ilişkilendirdiğini belirten Atuğ, antibiyotiklerin yalnızca doktor önerisiyle alınması gerektiğini vurguladı.

Bağırsak Sağlığını Korumak İçin Altın Kurallar

Prof. Dr. Atuğ, kolon kanseri riskini azaltmak için uygulanması gereken yaşam alışkanlıklarını da sıraladı:

· Liften zengin beslenme (sebze, meyve, tam tahıl, baklagil)

· Kırmızı ve işlenmiş et tüketimini azaltma

· Zeytinyağı ve omega-3 gibi sağlıklı yağlara yönelme

· Rafine şeker ve işlenmiş gıdalardan uzak durma

· Yoğurt, kefir, turşu ve tarhana gibi probiyotik besinler tüketme

· Pırasa, sarımsak, soğan, muz ve yulaf gibi prebiyotik yiyecekleri artırma

· Haftada en az 3 gün tempolu yürüyüş

· Alkol ve sigaradan uzak durma

· Günlük su tüketimini artırma

· Stresi yönetme

“Bağırsak sağlığını korumak, genel sağlığın temelidir” diyen Atuğ, özellikle obezitenin kolon kanseri için önemli bir risk faktörü olduğuna dikkat çekti.

KETEM’lerde Kolon Kanseri Taraması Ücretsiz

Erken teşhisin hayati olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Atuğ, Türkiye’de Sağlık Bakanlığı tarafından yürütülen ücretsiz tarama programlarını hatırlattı.

Buna göre:

· 50–70 yaş arası bireylere 2 yılda bir Gaitada Gizli Kan Testi (GGK) uygulanıyor

· Test sonucu pozitif olan kişiler kolonoskopiye yönlendiriliyor

· Uluslararası kılavuzlara göre tarama yaşı 45’e düşürüldü

· Aile öyküsü veya genetik risk taşıyan bireylerde tarama daha erken yaşta başlıyor

Atuğ, toplumun bu ücretsiz hizmetten yararlanması gerektiğini belirterek erken teşhisin tedavi başarısını büyük ölçüde artırdığını söyledi.