“AYDIN HALLERİ” Kitabım Hakkında

Abone Ol

Bu yazımızda yeni çıkan “AYDIN HALLERİ” isimli kitabımdan bazı alıntılar yapacağım. Kitap Aydın olarak bilinen insanların eleştirilerinden meydana gelmektedir.
Önsözde kısaca: “Elinizdeki kitap çok uzun zamandan beri biriktirdiğim düşünce ve notlarımdan meydana gelmektedir.
Pek çok yazımda da ele alıp vurguladığım gibi millî şuur konusunu büyük tarihçimiz Prof. Dr. Osman Turan, Yılmaz Öztuna, Hüseyin Nihal Atsız, Dündar Taşer, büyük şairimiz Arif Nihat Asya, Osman Yüksel Serdengeçti, Necmettin Hacıeminoğlu, Mehmet Genç, Mehmet Niyazi Özdemir ve benzerleri gibi isimlerden aldım. Bunun yanı sıra ülkemizin asıl probleminin aydınlar olduğu kanaatimi büyük fikir adamlarımız Mümtaz Turhan Erol Güngör, Orhan Türkdoğan, Sabri Ülgener, Yılmaz Özakpınar, Nevzat Kösoğlu, Cemil Meriç vb. gibi büyüklerimizden edindim.”
Şimdi rastgele bakalım kitapta neler bulacaksınız? Konuları bilerek başlıklar halinde verdim. Kitabın kolay okunmasını sağlamak amacı ile bu yolu seçtim.
** “Aydın”, genellikle okumuş olmanın kendisine verdiği güçle kendini daha akıllı gördüğü için halkımız bu davranışı ukalalık olarak değerlendiriyor. Okumuş her şeyi biliyormuş gibi bilgiçlik tasladığı için. Halka kızmadan onu anlamak, temayül ve tercihlerinin altında yatan sebepleri düşünmek gerekiyor.
** Okumuşun yaşayışı ile halkın yaşayışı birbirine çoğu kez uymuyor. Halkın yaşantısı ile okumuşun yaşantısı arasında bir zıtlık da söz konusu. Milletimiz kendi gibi olmayan, aynı değerleri paylaşmayan ve kendine yakın görmediği kimseleri benimsemiyor, tutmuyor, dinlemiyor, takip etmiyor. Siyasi hayatta da desteklemiyor.
** Okumuşumuz nazarında hiçbir şeyin önemi ve değeri yoktur. Bu insanlara göre, eksik olan hatalı olan ve yanlış yapan hep başkalarıdır. Kendileri hiç hata yapmaz, yanlışa düşmezler.
** Dışarıdan bakıldığında; “Bunlar hasta ruhlu insanlar, iyiye de karşı çıkıyorlar, kötüye de yapılana da yapılmayana da…” diye düşünülür. Sürekli her şeye karşı çıkanlar ve her şeye karşı olanlar bu yolla kendi kimliklerini ispat etmeye çalışanlar olduğunu gözlenir.
** Umut fakirin ekmeğidir diyerek bizim okumuş her durumdan kendine göre mana çıkararak hayal âleminde gezer. Kıymeti Harbiye’si olmayan durumlara ümit bağlar, zorlama yorumlarla düşüncelerine gerekçeler bulmaya çalışırlar.
** Sanırsınız ki bunlar geçmişte kimseden habersiz gizli gizli 3-5 üniversite daha bitirmişler. Ayrıca yanı sıra jeopolitik, jeostrateji, iç politika, dış politika, Orta Doğu, ekonomi, iç istihbarat, dış istihbarat vs. vs. konularında kurslara gidip sertifikalar mı almışlar? Öyle olmalılar ki her konuda ama en çetrefilli konuda sürekli görüşler ileri sürerler.
** Hiçbir millî meselede bir fikir serdetmez, bir fikir üretmez bir teklif getirmezler. İşleri güçleri politikacıların iki dudağı arasından çıkacak yanlış bir söz beklemek. Yanlış icraat beklemek. Varsa siyaset, yoksa siyaset. Siyaset yapmaya siyasetçilere laf yetiştirmeye de çok meraklıdırlar.
** Cumhuriyeti kurduklarını iddia eden ve halka tepeden bakan ulusalcı elitlerin yanı sıra askerî kökenden gelen millî hareketler, otoriter düşünceye dayanırlar. Millî ve manevi değerlere önem veren millî hareketlerde ise biraz daha fazlaca otoriter “lider kültü” vardır. “Tek adam ve otoriter lider kültüne inanan hareketlerin mensupları hata kabul etmez, kendilerinde suç aramaz ve hatayı-suçu sürekli dışarıda ararlar.”
** Rakipleri tarafından eleştirilmeyip aksine övülen bir lider veya bir hareket yanlış yolda olduğunu anlamalıdır. Bu demektir ki o hareket, lideri ve fikirleri rakiplerin işine yarıyor demektir. Rakiplerin ya da rakip olması gerekenlerin övgüsüne mazhar olmak bir işe yaramaz ve size de bir şey kazandırmadığı gibi hareketiniz hakkında tereddütlere sebep olur. Rakip ya da düşman bilinenler tarafından övülmek pek de iyi bir şey olmasa gerek.
** Kişiler örgüt içinde iken kendi grubunun dünyası dışında yaşanmaya değer bir hayat yoktur, her türlü fedakârlık ve özveri ile kişi grubun ayrılmaz parçası hâline getirilir çünkü grup içinde sürekli bu durum telkin edilir.
** Sol ya da sağ bir siyasi oluşum ve hareketlere katılmış insanlar içinde bulundukları başarısız durumu örtmek veya başarısız olduğu izlenimini silmek için daha ileri daha yüksek, daha büyük veya kendi konusu olmayan başka hedeflerin peşinde koşarlar. Başka hedeflerle uğraşırlar, teklif ettiği hedefinin iyi olduğu konusunda binbir sebep bulurlar. Elindeki işi doğru dürüst yapamayan, işini hedefe ulaştıramayan kişiler nedendir bilinmez, kendi işini bırakıp başkalarının işleri ile çok ilgilenirler
** Bu insanlar belki de suçluluk duygusunu bastırmak için bağırır, çağırır, yüksek sesle konuşurlar. Rakibin karşısında alt olmamak gibi bir amaç da güdülmüş olabilir. Kendi bilgi kültür ve fikrî yetersizliğini örtmek-gizlemek için. Konuşma yeteneği de fazla yoksa bu eksikliği örtmek amacı da güdebilirler. Bu insanların belki kendilerine göre sebepleri vardır: Karşıdakini daha kolay etkileyebilirim düşüncesiyle ses tonunu yükselterek konuşurlar.
** “Kenan Eroğlu, “Aydın Hâlleri”, Herdem Yayınları, Ankara Eylül 2025”