Babalar bozulmuş.!!!

Abone Ol

Ne "Kral" Babalar Vardı!

Kükredi mi damı toprağı döken…
Heybetlerinden, yanında sofraya oturmaya çekindiğimiz…
Kaşları çatıldı mı, yer yarılsa da yerin dibine girsek diye saklanacak delik aradığımız…
Bağırdığında, kulağımızdan aylarca gitmeyen uğultusuyla muhteşem babalarımız…
Hiç kimseye bir sözünü ikinci defa söylemeyen…
Eğer sözünü yinelemek zorunda kalırsa, sonu kestirilemeyen bir hiddete maruz kalırdı ev ahalisi…
Vara yoğa ses etmeyen, kusur kulp aramayan…
Belli etmese de her türlü hatamızı, kusurumuzu bilip yüzümüze vurmayan…
Fakat kırmızı çizgilerinin aşılmasına asla müsamaha göstermeyen muhteşem bir "hane reisi".

Gölgesinde kervanların eğlendiği, kurdun kuşun huzur bulduğu,
Düşmanın bile gölgesinde canından, malından, ırzından emin olduğu,
Yüce dağların gölgesinden daha kavi bir gölge: "Baba gölgesi."

Adaletinden, hakkaniyetinden herkesin emin olduğu,
Haksızlık karşısında babasını tanımayan, sıra dağlar gibi dimdik duran bir sığınak…
Her ne kadar "anne merhameti" meşhur olsa da…
Engin denizlere sığmayan fakat reklamı yapılmayan, övünülmeyen, başa kakılmayan…
Kocaman bir yürekten sızan, adını anmaya tenezzül etmediği "baba merhameti."

Allah'ın verdiği bir canı bin defa Allah için feda ederken gözünü kırpmayan adam!
Her zaman gözü gönlü tok, her zaman müdanasız…
"Evlatlarıma haram lokma yedirmedim." derken,
Bunun ne büyük bir sorumluluk, ne büyük bir imtihan olduğunun farkında…
Usulca bir "Elhamdülillah" dökülür mahcup dudaklarından…

Kızlar, babasının kalitesi ayarında bir yiğit arar kuracağı yuvasına.
Erkek çocuklar sıkıya gelmez…
Kendi baba oluncaya kadar sürer çelişkisi…
Hep “acaba?” der,
Lakin çok geç anlar:
Çınarın gölgesi hem koyu hem de en sıcak zamanlarda sığınılacak tek sığınaktır.

Ne zaman ilahi emir, Hak vaki olur…
O an başlar sancısı…
Baba yokluğunun derdi, gamını anlatıp derman olacak tek insan çıkmıştır hayatından.
O gün anlar ve o gün büyür…
Adam olur, biner tüm dünyanın yükü omuzlarına.
Dökülen her damla yaş; pişmanlığıdır, keşkeleridir, göremediği "baba gerçekliği"dir.
Müslüm Baba'nın da dediği gibi:
"Son pişmanlık neye yarar?"

Zamane babalarını bahse değer bulmuyorum… (Nefsimi de dahil ederek.)
Sevmeleri hadsiz, müsamahaları sınırsız.
Haram-helal sınırı, kimsenin görmediği yerde serbest vezin.
Tüm insanlar, kendi evladına hizmetkâr yaratılmış gibi…
"Her şeyin en alâsına layık" düşüncesiyle büyütülen…
Yakalanmadığı sürece her haltı yiyebilir mantığı…
"Aman ben görmedim, evladım görsün!"
"Ben ezildim, evladım ezilmesin!"
"Bizim zamanımızda istibdat vardı, şimdi her şey serbest, özgür yaşasın…"

Büyük bir dokunulmazlık içinde, insan görünümlü fakat içi kof,
Vicdan ve merhameti çoktan yüreklerden silinmiş bir izzetsiz, onursuz, erdemsiz…
Bir kütük misali varlıklar yetiştiriyoruz.
Haşa! Putperestler gibi kendi elleriyle yetiştirdiği Frankenstein’a tapan insanlar güruhu olduk!

Hiçbir şeyi beğenmeyen, hiçbir şeyle tatmin olmayan…
Hiçbir kutsalı olmayan, amaçsız, inançsız, şuursuz, huzursuz…
Yasa dışı insanlardan bir millet oluşturamazsınız.
Tıpkı tüm dünyadaki yasa dışı mahlûkların oluşturduğu, dünyaya bela olan Ame/rika gibi…

"Kişinin önünde ve arkasında Allah’ın emriyle onu kayıt ve koruma altına alan takipçiler vardır. Bir toplum, kendisindekini değiştirmedikçe Allah onlarda bulunanı değiştirmez. Allah herhangi bir toplumun başına bir kötülük gelmesini diledi mi, artık onun geri çevrilmesi mümkün değildir. Onların Allah’tan başka yardımcıları da bulunmaz."
Ra’d Suresi 11. Ayet

Sadakallahülazîm.