Seçim bitti, hizmet zamanı başladı.
Sular çekildi kara göründü.
Bir gerçek var ki Yozgat adına gerçekten öte acı bir kader: İŞSİZLİK!
Memleketimizin her karış toprağında işsizlik hakim.
İnsanlar işsizlikten dert yanıyor, insanlar işsizlikten dem vuruyor, insanlar işsizlikle yatıp işsizlikle kalkıyor.
Belediye başkan adayı iken haliyle insanların talepleri karşısında “İş vaat ettiniz”.
O vaatte bulunmak da zorundasınız.
Yozgat, ilçeleri, beldelerinde seçim çalışmalarını yakinen takip etmiş bir gazeteci olarak şunu yüksek sesle dile getirebilirim.
Siz istesiniz istemeseniz de, vaat etseniz de etmeseniz de insanlar sizi iş vaadinde bulunmuş kabul ediyor.
Yani bir beklenin adı, hatta mahalle baskısının ta kendisi işsizlik.
Şimdi seçim bitti, insanlar gözünüzün içine bakıyor.
Kimileri bakmakla kalmıyor “oğlum, kızım… iş iş iş” diyor.
Ya siz!
İşte başkanlarının zorda kaldığı durum.
Yozgat’ta maalesef şu sıra böylesine bir durum söz konusu. Beklentilerin gözden göze geçtiği, yetmeyip dillendirildiği bir durum.
Ama bir durum daha var kimsenin dile getirmediği.
İnsanlar iş istiyor ama nasıl bir iş?
Siz başkan olarak; “Buyur oğluna iş; elinde süpürge, bu da kürek sokakları temizleyecek” derseniz kabul edilir mi?
Ya da; “Belediye kamyonuna şoför lazım” deseniz kabul edilecek mi?
Bunun gibi işlerin büyük bölümü ret yiyecek karşı taraftan. Beklenti yüksek beklenti…
Edilmez başkanım, insanlar öyle hayal etmedi ki, ütüsü bozulmayan, fazla yormayan, mümkünse masa başı iş lazım bize.
Çok mu acımasız bir yorum oldu!
Az bile oldu, iş beğenmiyoruz, yorulmaya gelemiyoruz, stres hiç bize göre değil, dara gelemez, tozda çalışamaz, yük kaldıramayız!
Düşünsenize baba başkana gidiyor; “Oğlum markette çalışıyor, orada biraz fazla eziliyor, yoruluyor, buna bir iş ayarlasak” diyor.
Olmadı be baba, olmadı…
Kimse evladının kötülüğünü istemez ancak hakkı için, rızkı için yola çıkmış ise o mücadeleyi verecek, ya da vermek zorundayız.
Hülasa, başkanların işi iki kere zor. Hem iş bulacaksın hem de beyefendiye layık iş olacak.