Ben mi, Biz mi? Yozgat’ın Siyaset Tercihi

Abone Ol

Yeni bir haftaya başladık. Kimimiz telaşla, kimimiz mahmur gözlerle, kimimiz de “eyvah yine pazartesi” serzenişiyle…
Ama durup şöyle bir düşünelim; aslında haftanın ilk günü, bize verilen en büyük armağan. Sağlıklı bir şekilde uyanmak, nefes almak, gün ışığını görmek… İşte asıl zenginlik bu. Ne banka hesapları, ne makamlar, ne de koltuklar. Pazartesi sabahına sağlıkla gözünü açabilmek, işte o en büyük servet.
Bazen hayatı o kadar karmaşık hale getiriyoruz ki, sanki dünya bizim hırslarımızın etrafında dönüyor. Halbuki şöyle bir kenara çekilip “şükür bugün de sağlıklıyım” diyebilsek, o an bile ömrümüze bereket katıyor.
YOZGAT’IN VEKİLLERİ VE SİYASETİN KALP GÖZÜ
Gelelim Yozgat’a…
Şehrin dört milletvekili var; AK Parti’den iki, MHP’den bir, İYİ Parti’den bir. Kağıt üstünde sayı bu. Yeni seçim de şuan için 3 vekile düşeceğiz ama seçim öncesi bir çözüm sunulacağı kanaatindeyim.
Ama mesele, bu dört sayının toplamından çok daha büyük. Çünkü Yozgat’ın kazancı, vekillerin birlik ruhundan geçiyor. Ne kadar beraberlik, o kadar güç.
Ne yazık ki çoğu zaman önce siyasi cepheler konuşuluyor, sonra Yozgat. Oysa olması gereken tam tersi. Ankara’da ya da başka şehirlerde yaşayan Yozgatlılarla sohbet ettiğimde şunu hissediyorum: İnsanlar, “önce Yozgat” diyen vekil görmek istiyor. Çünkü siyaset çıkar için değil, memleket için hayat bulursa anlamlı oluyor.
Bir önerim var, Yozgat vekilleri, sadece bugünün dört isminden ibaret olduklarını düşünmese. Kendilerinden önce görev yapmış milletvekillerini de oyunun içine katsınlar. Hatta Yozgat dışında, farklı şehirlerden seçilmiş ama kalbi Yozgat için atan vekilleri de davet etsinler. İşte o zaman ortaya muhteşem bir güç çıkar. Ve dahi milletvekilleri fiili olarak tamamlanmış isimler de onure edilse, oyunun içine davet edilse.
BELEDİYE BAŞKANLARI YAPIYORSA, VEKİLLER DE YAPABİLİR
Bakın, belediye başkanları bunu becerebiliyor. Sorgun Belediye Başkanı Erkut Ekinci, Çayıralan Belediye Başkanı Aymet Kaygısız ile aynı masada oturabiliyor, hizmet üretebiliyorlar. Kadışehri’nin Başkanı Davut Karadavut, Yozgat Belediye Başkanı Kazım Arslan ile yan yana gelebiliyor. Hatta Kazım Arslan ile Erkut Ekinci’nin zaman zaman ayrı kutuplarda olmalarına rağmen bir araya geldiklerine şahit oluyoruz. Yani mümkün.
Madem belediye başkanları farklı görüşlerden olsa bile memleket menfaatinde buluşabiliyor, vekiller de bunu başarabilir. Çünkü siyasetin özü kavga değil, hizmettir.
“BEN” DEMEK YERİNE “BİZ” DEMEK
Doğrusunu söylemek gerekirse, vekillerin kendileri de ayrılıklardan mutsuz. Birçoğuyla birebir sohbet etme fırsatım oldu. Kalben rahatsız olduklarını gözlemledim. Fakat işte bazen o nefis devreye giriyor: “Ben, ben, ben…” Bu küçük ama güçlü kelime, birlik tohumlarının üstünü kapatıp ayrılık tohumlarını yeşertiyor.
Ben’in altındaki en büyük neden ise giderek küçülttüğümüz Yozgat’ın tek hükümdarı olabilmek, 50 yıl öncede öyleymiş bu gün de öyle sanırım 50 yıl sonra da öyle olacak tabi Yozgat yerinde kalırsa.
Burada biz gazetecilere de iş düşüyor. Kalemimizle, haberimizle, sözümüzle birlik zemini hazırlamaya gayret ediyoruz. Çünkü meseleye sadece siyaset gözüyle değil, kalp gözüyle de bakmak gerekiyor. Yozgat aidiyetini öncelemezsek, siyaseti de sağlıklı bir zemine oturtamayız.
Hülasa kıymetli hemşehrilerim, pazartesi sabahına sağlıklı uyanmak, bir şükür vesilesi. Yozgat için birlik ve beraberlik de aynı şekilde bir şükür vesilesi olmalı. Çünkü Allah’ın verdiği en büyük nimetlerden biri, insanın memleketini temsil edebilme sorumluluğudur.
Velhasıl, biz bu toprakların çocukları olarak sağlıkla uyandığımız her sabaha şükredelim, siyasete kalp gözüyle bakalım, “ben” yerine “biz” diyelim. İşte o zaman hem ömrümüz bereketlenir hem de Yozgat kazanır.
Zor mu sizce…