3 Kasım ‘da gerçekleşecek olan Amerikan başkanlık seçimleri sadece Türkiye açısından değil tüm dünya için en önemli seçim haline geldi. Dört yıldır Trump gibi dengesiz ve asla öngörülemeyen bir siyasal kişilik tarafından yönetilen süper güç ABD ‘nin bir dört yıl daha Trump gibi bir başkanla devam edebilmesi ne ABD ne de diğer ülkelerin açısından pek mümkün gözükmüyor. Başkanlık seçimlerin açık ara favori adayı ise Demokrat başkan adayı Joe Biden. Biden tüm anketlerde Trump’ın önünde gözükmekle birlikte Trump’ın seçim sonuçlarına dönük itirazlarının olacağına dönük kaygı giderek Amerikan kamuoyunda artmaya devam ediyor. Kanaatimce Trump seçim sonuçlarına itiraz etse de Biden’ın yeni başkan olarak seçilmesi ihtimali her geçen gün artıyor. 3 Kasım sonrasında başkan olarak Joe Biden’ın seçilmesi durumunda ABD’nin Trump döneminde izlemiş olduğu genel dış politika yaklaşımının çatışmacı olmaktan çok uzlaşmacı bir yöne evrileceğini söyleyebiliriz. Bununla birlikte Türkiye-ABD ilişkilerinin yeni bir safhaya geçeceğini de şimdiden not etmek durumundayız. Trump döneminde Türkiye- ABD ilişkileri daha ziyade Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Trump arasındaki kişisel ilişkilere indirgenmiş iken Biden ile birlikte Türkiye- ABD ilişkileri daha çok kurumsal ilişkiler üzerinden cereyan edecek. ABD kurulu düzeninin temsilcisi olan ABD Savunma Bakanlığı, Senato ve Dışişleri Bakanlığı Türkiye- ABD ilişkilerinde tekrar etkili olmaya başlayacaklardır. Son 10 yılda Türkiye- ABD ilişiklerinin giderek kötüleşmesi ve Türkiye’nin NATO içerisinde dahi sorgulanır bir ülke konumuna geldiğini düşündüğümüzde Türkiye- Amerikan ilişkilerinin Biden döneminde son derece kırılgan bir zemin üzerinde devam edeceğini söyleyebiliriz. Türkiye – Amerika ilişkilerini önümüzdeki dönemde etkileyecek olan temel mesele Türkiye’nin son beş yıl içinde giderek Rusya’ya yakın bir siyaset izlemeye başlamış olmasıdır. Türkiye’nin Rusya’dan S-400 füze savunma sistemlerini alması ve son günlerde bunları test etmesi bir yana Türkiye’nin Suriye, Doğu Akdeniz ve Libya’da tek başına hareket ederek NATO üyesi olan Yunanistan ve Fransa ile karşı karşıya gelmesi ve giderek NATO içerisinde derinleşen bir krizin ortaya çıkması Türkiye- ABD ilişkilerinin önümüzdeki dönemdeki temel problem alanını oluşturmaktadır. Bununla birlikte ABD’de devam etmekte olan Halk Bank davası, Senatoda Türkiye’ye dönük ekonomik yaptırımların bekletiliyor olması gibi hususlar temelde Türkiye’nin batı’dan giderek kopan bir ülke olarak görülmesi ile bağlantılı hususlar olarak görülmelidir. Bununla birlikte Türkiye’nin giderek demokratik kurum ve kurallardan uzaklaşan bir ülke olduğu algısının ABD kamuoyunda yerleşmesi de Türkiye’nin ABD ile ilişkiler noktasında elini kolunu bağlayan bir konumda bırakmaktadır. Biden sonrasında Türkiye- ABD ilişkileri bugünkü koşullarda devam ettirilemez. Türkiye’nin NATO içerisinde giderek yalnızlaşması tüm NATO sisteminin zayıflaması anlamına gelecektir. Demokrat Başkan Biden ilk etapta Türkiye’ye dönük meselelerde acele etmeyecek bu meselelerin karşılıklı bir biçimde uzlaşma zemininde çözülmesi yolunu tutacaktır. Fakat ABD açısından gerekli uzlaşma zemini ortadan kalkar ise önümüzdeki süreçte Türkiye’ye dönük ekonomik, siyasi ve hukuki yaptırımların ABD Senatosu başta olmak üzere kurulu düzenin diğer aktörleri olan ABD Savunma Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı tarafından talep edileceği çok açıktır. Türkiye –ABD ilişkileri 2021 yılından itibaren çok açık bir karşılıklı güvenilirlik testinden geçecektir. ABD hükümeti temelde Türkiye’nin batı savunma sistemi içerisinde kalmasını ve demokratik kurum ve kuralların yeniden tesis edilmesini isterken Türkiye bunun karşılığında ABD’den gerekli askeri ve ekonomik desteklerin önünün açılmasını talep edecektir. ABD ile Türkiye arasında 2021 sonrasında belli bir yumuşa olmaz ve Türkiye fabrika ayarlarına dönmez ise bu ikili çatışmadan en zararlı çıkacak taraf hiç şüphesiz Türkiye olacaktır. Türkiye ekonomisi gibi dış finansmana ihtiyaç duyan bir ekonominin giderek gerginleşen bir Türkiye- ABD ilişkisini daha fazla taşıyabilme kapasitesi mevcut bulunmamaktadır. Dünya finans sitemini yöneten kurumların ABD’li kurumlar olduğunu düşündüğümüzde Türk ekonomisi açısından en doğru karar Türkiye- ABD ilişkilerinin yumuşamasından geçmektedir. Aksi halde Türkiye dünyada giderek izole olan bir ülke haline gelme tehdidi ile karşı karşıya kalacaktır. Demokratların Biden ile başlayacak olan başkanlık hikayesi Biden sonrasında şimdiden ABD’nin ilk kadın başkanı olacağına kesin gözüyle bakılan Demokrat Başkan Yardımcısı adayı Kamala Harris ile devam edecektir. Dolayısıyla ABD önümüzdeki 12 yıl boyunca Demokrat Başkanlar tarafından yönetilen bir ülke konumunda olacaktır. Türkiye’yi yönetecek olanların da hesaplarını buna göre yapmaları milli menfaatler açısından elzem olduğu açıktır.