Bir gece için bir ömür borç

Abone Ol

Gösteriş uğruna yapılan düğünler, genç çiftlerin daha ilk günden omuzlarına ağır yükler bindiriyor. Mutluluğu şatafatta değil, sadelikte aramak gerekiyor.
Yaz geldi mi düğün sezonu başlıyor. Davullar çalınıyor, salonlar süsleniyor, gelinlikler göz kamaştırıyor. Kulağa ne kadar hoş geliyor değil mi? Ama işin birde görünmeyen yüzü var ki hiç sormayın; Bitmek bilmeyen masraflar, altından kalkılamayan borçlar ve gösteriş uğruna yapılan büyük bir israf.
Eskiden düğünler mütevazı olurdu. Mahalle aralarında kurulan sofralar, kazanlarda kaynayan yemekler, pilavlar, davul-zurna eşliğinde edilen oyunlar… Neşesi samimiyetten, bereketi paylaşmaktan gelirdi. Şimdi ise düğünler adeta bir “organizasyon savaşı”na döndü. Süslemeler, drone çekimleri, yedi katlı pastalar… Yetmiyor, bekarlığa veda, “after party” bile yapılıyor.
Artık sınırlar zorlanıyor. Yapılmayanı yapma peşine düşülüyor. Daha yaratıcı ne olabilirimin derdine düşüşüyor. Sanki evlenen iki insan değil, dünya kupası finali!
Bir gecelik eğlence için yapılan masraflarla bir evin eşyası alınabilir, hatta küçük bir iş bile kurulabilir. Ama ne yazık ki “el âlem ne der?” kaygısı aklın önüne geçiyor. Gösteriş yarışı, evliliğin daha ilk günlerinde aileleri borç ve huzursuzlukla tanıştırıyor.
Düşünün; damat borç ödemek için gecesini gündüzüne katıyor. Çok çalışmak zorunda kalıyor. Gelin, “Bana eskisi gibi vakit ayırmıyorsun” diye sitem ediyor. Aileler, “Biz daha çok yaptık, onlar az kattı” tartışmasına giriyor. Mutluluk daha ilk günden tartışma masasına yatırılıyor.
Bir de şu var: Ne yaparsanız yapın, kusur bulacak olan buluyor. Salon büyükse “fazla lüks”, küçükse “çok sönük.” Yemekli yaparsınız “tuzu azdı”, yemeksiz yaparsınız “ayıp oldu.” Yani birilerine yaranmak mümkün değil. Hiç kimseyi memnun edemezsiniz. O yüzden baştan kabullenmek lazım: El âlem asla susmaz. Elbet bir kusur bulur!
Şimdi kendimize sormalıyız: Mutluluk gerçekten kristal avizelerin altında mı? Yoksa sade sofralarda, samimi dualarda, borçsuz ve huzurlu bir başlangıçta mı?
Gösterişin ömrü bir gece, borcun yükü yıllarca sürüyor.
Avize söner, gelen gider, huzur kalır.
El âlemin ağzı kapanmaz ama borç defteri de durmaz.
Bir gecelik şatafat, bir ömürlük pişmanlığa değmez. Bir çok gencimiz düğün-dernek yüzünden evlenemiyor. Evliliği ertelemek zorunda kalıyor.
Unutmayalım: Mutluluk parıltıda değil, sadelikte saklıdır. Hem de cebinizdeki kredi kartı limitini zorlamadan. Evlilik; iki insanın hayatlarını birleştirerek bir aile kurma sürecidiydi. Evlilik, aşk, saygı, güven ve bağlılık temelleri üzerine kurulmalı, hayatı kolaylaştırmalıydı. Evlilikte mutlu olmak için, bu temelleri sağlam bir şekilde inşa etmek gerekiyordu.
Peygamber efendimiz sav “ Kolaylaştırınız! Zorlaştırmayınız!” Buyurmuştur.