Bir umut

Abone Ol

Ne gördün ey âmâ
Ne kadar az imiş dünya..
ve ben ne kadar az imişim orda
Adonis takma adıyla yazan Surıye doğumlu Ali Ahmet Sait Eşber..
Günümüzün en etkileyici Arap şairi olarak kabul edilmiş..
Bir köre ne gördün diye sorabilen gönül gözüyle bakmasını bilen biriydi sanırım..
Bir ferdi olduğum insanlık ne kadar az idi derinliklerine erişemediği yeraltı ile sonsuzluğa uzanan gökyüzü arasındaki dünyasında ancak basabildiği toprakla ve varabildiği menzille sınırlıydı.
Ne kadar aciz bilgisiz çaresiz ve her insan gibi bende uçsuz bucaksız bir kozmosta kifayetsizdim diyor Ayşe Kulin Hazan kitabında..
Ama biz insanlar kendimize o kadar çok anlam yüklüyoruz ki hiçlik makamı diye bir makam var.
Bunu asla kabul etmiyoruz içselleştirmiyoruz biz herşeyiz herşeyciyiz herseyi bir tek biz biliriz.
Sevgiyi şefkati merhameti bilmeyiz bu yüzden mutsuzluğumuz huzursuzluğumuz..
Kendimizle ilgili meseleleri hep başkasının üzerinden çözer başkasına yükleriz hedefsiz hayalsiz bencil insanlarız..
Yapılan iyiliği güzelliği göze sokup lütufmuş gibi sunarız..
Gittiğimiz resmi kurumlarda devlet dairelerinde prosedür böyle diye hiçbir işi tamamlamadan çıkmak ne oldu şimdi diye ikilemde kaldık..
Nezaketsiz kaba saba insanların sayısının gün geçtikçe artması zehirlerini akıtması çok üzücü..
Insan insanın zehrini alır diyor birileri..belkide çok yorulduk bunaldık kaygılandık
Endişelerimiz arttı.Egolarımız dağları aştı.
Hep ön planda olma çabamız benim adım neden söylenmedi benim adım niye geçmedi diye gereksiz kaprislerimiz gerginliğimiz..
Küçük işlerle uğraşıp büyük işlere varamadan kaybolmak..Ama yılmıyorum bıkmıyorum.
İnsan seviyorum nezaket sahibi saygılı hoşgörülü mütevazı insanların olduğunu biliyorum hatta içinde sevgi şefkatin var olduğu insanların sayısının fazlalığı beni çok mutlu ediyor.
Gençlerden umutluyum gelecekten umutluyum ..
Ahmet Altan’ın Silivri’de kaleme aldığı yazıdan bir alıntı:
Kasım ayında bize yemekte turp vermişlerdi hücre arkadaşım turpu karton bir bardağa koyup çürümeye bıraktı.
Şimdi ondan yeşil bir filiz çıkmaya başladı büyüdü büyüdü filizin ucundan küçük beyaz çiçekler açtı.
Turp ölüyor aynı zamanda canlanıyor kendi yok oluşundan çiçekler yaratıyor ölürken gelece uzanıyor.
Bu turptan daha umutsuz olmayacağız değil mi..