Hızlı konuşması, içten vaazları, dinmeyen enerjisi ve sempatik kişiliğiyle Yozgat halkının sevgisini kazanan Osman Hoca, medrese hocalarından aldığı ilimle hayatını dini hizmetlere adadı. İmamlık görevine köyünde başlayan Hoca, zamanla Yozgat merkezde birçok camide görev yaptı. Son görevi ise Merkez Hamamcıoğlu Camii oldu.
Radyodan Hava Durumu, Camide Dünya Kupası
Televizyonun henüz yaygın olmadığı dönemlerde, hava raporunu radyodan öğrenip spiker edasıyla köylülere aktaran Osman Hoca, bu yönüyle de hafızalarda yer etti. Teravih namazlarının dünya kupası maçlarına denk geldiği akşamlarda, gençlerin gönlünü hoş tutmak için namazları seri kıldırır, cemaatini maça yetiştirirdi.
Ancak bir gün müftünün camiye teftişe geleceğini öğrenince, namazı ağır ağır kıldırdı. Çıkışta müftü kendisine teşekkür etti. Gençlerin “Hocam bugün neden ağır kıldırdın?” sorusuna ise tebessümle, “Gençler, bugün camide radar vardı!” cevabını verdi.

Fenerbahçe Aşığıydı
Fanatik bir Fenerbahçeli olan Osman Hoca, takım galip geldiğinde sarı-lacivert kravatını takar, takım elbisesini giyer, büyük bir gururla Yozgat sokaklarında dolaşırdı. Onu görenler takılmadan edemezdi. Her eleştiriye hazırdı, cevabını da esprili bir dille verirdi.
Yozgatspor’a da büyük bir sevda besleyen Hoca, bir dostluk maçı öncesinde gençlerin dua istemesi üzerine şöyle yakarmıştı: “Yâ Rabbi, bu takımımızı kara donlu hakemlerin şerrinden muhafaza eyle!”
Herkesin Hocasıydı
Osman Hoca’yı Yozgat halkı gönülden severdi. Lokantacısından kahvecisine kadar herkes ona hürmet gösterir, para almazdı. Güzel sesi, sağlam fıkıh bilgisi ve etkileyici anlatımıyla vaazlarında camileri doldururdu.
Dakikalarca konuşmadan, derdini birkaç cümleyle gönüllere işleyen Osman Hoca’nın vefatı, şehirde büyük bir üzüntüyle karşılandı.
Henüz genç sayılabilecek bir yaşta vefat eden Osman Hoca, arkasında tebessümle hatırlanan onlarca anı, saygı ve sevgiyle anılan bir isim bıraktı.




