Yüce Yaratanın:
“Kardeşlerinizi ıslah ediniz, aralarını bulup barıştırınız!…” emrine uyarak, bölücü değil, birleştirici, ayırıcı değil, bütünleştirici, nifak tohumları ekici değil, sevgi ve kardeşlik tohumlarını yeşerten insanlar olmak durumundayız.
Küsleri barıştıran, bölünenleri birleştiren, düşmanlıkları dostluklara dönüştüren sevgi tomurcuklarını üreten insanlar olmalıyız.
Peygamberimiz buyuruyor:
”Birbirinize muhalefet etmeyiniz, birbirinize haset etmeyiniz, birbirinize sırt çevirmeyiniz!.. ”
İslam bölünmeyi değil, bir ve beraber olmayı ,kardeşçe yaşamayı emreder.
Yine Peygamberimiz buyuruyor:
"Ey insanlar! İyi biliniz ki, muhakkak Rabbiniz birdir ve babanızda birdir. Bakınız, iyi kulak veriniz! Ne Arabın Aceme, ne Acemin Araba, ne kırmızı adamın siyah adam üzerine, ne siyah adamın beyaz adam üzerine hiç bir surette fazilet (üstünlük) iddia etmeye hakkı yoktur. Ancak fazilet takva ile olur. Zira Allah indinde en mükemmeliniz, en şerefliniz,en fazla muttaki olanınızdır!..”
İnsanlar arasında fikir, düşünce ve yorum ayrılıkları olabilir. Ancak bu düşünce farklılığı o kişiyi diğer kişiler -kardeşler- üzerine haklı çıkarmaz ve üstün kılmaz!
Bunu farklı düşüncelerle (biz, ben, bizim parti, bizim şeyh, bizim soy, bizim imam gibi) ifade etmeye kalkışırsak yanılgı içinde oluruz!. Bunun adı da bölücülük olur.
Bu bölünmeyi Allah korusun bir büyüklük,enaniyet, farklılık kavramına sokmaya kalkışırsak,
Kardeşimize saldırıp onlara savaş acarsak ilahi buyrukları hiçe saymış oluruz ki, işte o zamanda Müslümanlığımızı yeniden gözden geçirmek durumdayız.
"Birlik, beraberlik, kardeşlik, sevgi ve muhabbet İslam’ın özüdür. İçinizde öyle bir cemaat bulunmalıdır ki, onlar herkesi hayra çağırsınlar, iyiliği emretsinler ve kötülükten vazgeçirmeye çalışsınlar, işte felah bulucular onlardır." (Ali İmran-104)
“Ey insanlar! Hakikat biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Siz birbirinizle daha iyi tanışasınız diye büyük büyük cemiyetlere ve küçük küçük kabilelere ayırdık. Şüphesiz ki, sizin Allah indinde en şerefliniz takvaca, ahlakça en ileri olanınızdır. Hakikaten Allah her şeyi bilen ve her şeyden haberdar olandır.” (Hucurat Suresi-13)
Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:
“Müslüman Müslüman’ın kardeşidir. Ona zulmetmez, ona yardım etmekten çekinmez, onu hakir görmez, ona hıyanet etmez!…(Eliyle kalbini işaret ederek üç defa) işte takva buradadır! Bir kimseye şer olarak Müslüman kardeşini hor görmesi kafidir!. Bir Müslüman’ın diğer Müslüman üzerine kanı, ırzı ve malı haramdır!..”
Müslümanlar arasında ayrım, nefret, kin, çekişme olamaz. Çünkü İslam kardeşliği, birlik ve beraberliği emrediyor. Ne yazık ki, Müslümanlar arasında fırkalar, ayrımlar, bölünme ve parçalanmalar meydana getirilerek insanların kardeşliği bozulmaya çalışılmaktadır. Kardeşliğe yakışmayan davranış sergilenmektedir.
Müslümanlar arasında kin, nefret, düşmanlık, küçük görme duyguları teşvik edilerek herkes kendi grubunu hoşuna gittiği için övmekte, bir başka grubu ise şiddetle yermekte bir tür ayrımcılığa çanak tutmaktadırlar. Bu düşüncenin İslam kardeşliği ile bağdaşması mümkün değildir. Siyasi anlamda ve hain güçlerin peşine düşerek kardeşliğe kurşun sıkan insanlar da bizden birileri olamaz.
Allah (c.c.) buyuruyor:
“Ey iman edenler, hepiniz birlikte Allah’ın ipine (Kur’ana) sımsıkı sarılın!..Sakın fırkalara, zümrelere, ayrılmayın. Parçalanıp bölünmeyin. Mü’minler ancak kardeştirler, o halde kardeşlerinizin arasını bulup, barıştırınız!..Allah’tan korkun, Taki esirgenesiniz.” (Hucurat -10)
dına ne derseniz deyin gerçekte kardeşlikle ilgisi olmayan kör bir kavgayı- çekişmeyi onaylamak mümkün değildir. Bu Türk ve Müslümanlığa yakışmaz. Dönüm makam ve mevki kapma dönemi değil dönem güçlü olma mazlum ve masuma kol kanat olma dönemidir.