Türkiye’nin kültür ve sanat hayatında derin izler bırakan Gülten Akın, 1933 yılında Yozgat’ta dünyaya geldi. Çocukluğunu bozkırın ortasında, Yozgat’ın köy yaşamı, kadınları ve Anadolu kültürü içinde geçiren Akın, bu toprakların duygusunu küçük yaşlardan itibaren şiirlerine yansıtmaya başladı.

Şairin büyüdüğü coğrafya, onun şiir dilinin temel taşını oluşturdu. Bozkırın sessizliğini, rüzgârın uğultusunu ve köy kadınlarının içli hikâyelerini duyarak büyüyen Akın, genç yaşlarda kaleme aldığı şiirlerle edebiyatta kendine özgün bir çizgi oluşturdu.

Yozgat Genel Görünüm-2

Anadolu'nun İzinde Bir Yaşam

Ankara Hukuk Fakültesi’nden mezun olduktan sonra kaymakam eşiyle Anadolu’nun çeşitli şehirlerinde yaşayan Akın; Gerze, Gevaş, Saray ve Kahramanmaraş’ta halkın içinden beslenen bir şiir evreni kurdu. Yozgat’ta edindiği duyarlılığı Türkiye’nin dört bir yanındaki insan hikâyeleriyle birleştirdi. Bu nedenle onun şiiri hem yerel hem evrensel bir ritim taşıdı.

Yozgat’ın Hüzünlü Aşkının Yüzyıllardır Yaşayan Hikayesi
Yozgat’ın Hüzünlü Aşkının Yüzyıllardır Yaşayan Hikayesi
İçeriği Görüntüle

1956’da yayımlanan “Rüzgâr Saati” ile edebiyat dünyasına adım atan Akın, daha sonra kadın özgürlüğünün simgesi hâline gelen unutulmaz dizesini yazdı: “Kestim kara saçlarımı.”

Türkiye’de binlerce kadına güç ve cesaret veren bu dize, Akın’ın toplumsal duyarlılığının en çarpıcı örneklerinden biri oldu.

Şair; “Maraş’ın ve Ökkeş’in Destanı” ile halk mücadelesini, “Ağıtlar ve Türküler” ile Anadolu’nun acılarını, “42 Gün” ile bir annenin içsel çığlığını işledi.

Gülten Akın’ın şiiri; Bozok Yaylası’nın duruşunu, Anadolu’nun vicdanını ve Türkiye’nin ortak hafızasını içinde taşıdı.

1993’te Sezen Aksu tarafından bestelenen “Deli Kızın Türküsü”, Gülten Akın’ın şiirlerinin milyonlara ulaşmasını sağladı. Kırktan fazla şiiri bestelenen Akın, aldığı sayısız ödülün yanı sıra halkın gönlünde bıraktığı izle bugün de yaşamayı sürdürüyor.

Muhabir: Haber Merkezi