Hani o bırakıp giderken seni
Bu öksüz tavrını takmayacaktın?
Alnına koyarken veda buseni
Yüzüne bu türlü bakmayacaktın?
Uzaktan uzağa gelen bir nağme… Açık havada keman yayından yükselen ses, Bozkır’ın soğuk havasına çarparken insan yüreğine ayrı bir huzur katıyor.
Her yeri ayrı mana yüklü şehrimin en derin muhteviyatı Lise Caddesi’nde. El değmedik yeri kalmasa da kendine özgü havası keman sesi ile sanki daha da tılsımlı hal alıyor.
Güneş ve soğuğun hasretle sarıldığı bir Ocak ayında, cadde boyu attığım her adım sanki yeni bir dünyaya götürüyor.
Solumda güneşe yüz vermiş bir adam, kapatmış gözlerini kemanın nağmelerini paylaşıyor tüm Yozgat’la.
Ve şarkı…
Hani ey gözlerim bu son vedada,
Yolunu kaybeden yolcunun dağda
Birini çağırmak için imdada
Yaktığı ateşi yakmayacaktın?
Kim bilir hangi adım, hangi nefes ve hangi yüz o son vedayı yaşıyordu o anlar. Son günlerde öylesine sürpriz ayrılıklar, vedalar yaşadı ki bu şehir.
Sahi ölüm müdür sürpriz olan yoksa sürpriz midir her ölüm!
Sanırım bu sorunun yanıtı hep bir yerlerde giz kalacak.
Nağmeler uzaklaşırken etrafa, bakma ihtiyacı duyuyorum. Tarihi lise dile gelse de canlana bilse diyorum kimler geldi kimler geçti o handan.
Hangi yaşanmışlıklara şahitlik etti taş duvarlar.
Ve şehrimin caddesini boydan boya inci misali süsleyen çam ağaçları. Kim bilir hangi yorguna omuz verdi!
Hangi nefes derman buldu gölgesinde.
Dönüş yolunda biraz daha hızlı adımlarlayım. Sanki kaçıp giden zamanı kovalıyor her adımım.
Kemancı genç, hiç istifini bozmadan nağmelerini Lise Caddesi’nde ikram etmeye devam ediyor.
Nağmeleri sanki caddeyi süsleyen cansızların dili olmuş.
Üzerine buz düşmüş gül, yazdan kalma tebessümü ile.
Hemen yanındaki sarmaşık, son bir nefes yeşil yeşil bakıyor insanlara.
Geceyi aydınlatan sokak lambası suskun güneşe rağmen gülümseyen kış güneşinin gölgesinde.
Ve kemandan yükselen ses, yüreklere dil olmuş söylüyor:
Duydum ki unutmuşsun gözlerimin rengini
Yazık olmuş o gözlerden sana akan yaşlara
Bir zamanlar sevginle ateşlenen başımı
Dizlerinin yerine dayasaydım taşlara
Bir zamanlar sevginle ateşlenen başımı
Dizlerinin yerine dayasaydım taşlara
Hani bendim yedi renk hani tende can idim
Hani gündüz hayalin geceler rüyan idim
Hani…