Çapanoğulları ve Aynacıoğulları ailelerinden bazı önde gelen isimlerin öncülüğünde başlayan isyan, bölgedeki tüm halkın desteğini almamış olsa da, Kurtuluş Savaşı'na karşı tutumuyla dikkat çekti.
İsyanın Başlaması ve Bastırılması
Haziran 1920’de Yozgat’ta başlayan isyan, TBMM güçlerine karşı büyük bir tehdit oluşturdu. İsmet İnönü'nün, 7 Haziran 1920'de Çapanoğullarının tutuklanması için harekete geçmesi üzerine, 13 Haziran’da Çerkez Ethem ve Kuvay-ı Seyyare güçleri isyanı bastırmak üzere bölgeye gönderildi. Çerkez Ethem’in komutasındaki birlikler, kısa sürede isyanı kontrol altına alarak, bölgedeki düzeni yeniden sağladı.

Atatürk ve İsyan Hakkındaki Görüşleri
Nutuk’ta Atatürk, Yozgat İsyanı hakkında şu değerlendirmelerde bulunur: İsyanın, Ankara Valisi Yahya Galip Bey’in kötü idaresinden kaynaklandığı iddialarına karşı çıkarak, bu tür bahanelerin gerçekçi olmadığını belirtir. Atatürk, Yahya Galip Bey’in Milli Mücadele’de önemli hizmetler vermiş bir kişi olduğunu vurgular ve isyan liderlerinin cezalandırılması halinde valinin de zarar görebileceği tehdidine rağmen, bu tehdide boyun eğmediklerini ifade eder.
Atatürk ayrıca, Yozgat’taki isyanların sadece Çapanoğulları öncülüğündeki bir grup tarafından gerçekleştirildiğine ve tüm Yozgat halkının bu isyana katılmadığına dikkat çekti. 1 Mart 1921’de TBMM açılışında Yozgat vekili Süleyman Sırrı Bey de “İsyan Yozgat’a değil, Çapanoğulları’na aittir” diyerek bu ayrımı netleştirmişti.

İsyanın Sonuçları ve Affedilme Süreci
Atatürk, isyanın bastırılmasının ardından Çapanoğullarını Ankara’da zorunlu ikamete tabi tutmuş, ancak uzun bir yargılama sürecine girmeden affetmişti. Ankara Valiliği görevini üstlenen Avni Doğan Bey’in “Kurtuluş, Kuruluş ve Sonrası” adlı eserinde de belirtildiği gibi, Mustafa Kemal Paşa’nın isyan liderlerine ceza vermektense, onları farklı bölgelerde ikamet etmeye zorlayarak barışı sağlamayı tercih ettiği görüldü.
Tarihsel Değerlendirme
Çapanoğlu Ayaklanması, Milli Mücadele’nin zorlu yıllarında, iç isyanların ve yerel direnişlerin ne denli etkili ve karmaşık olduğunu ortaya koyan önemli bir örnek. Atatürk’ün bu isyanları, halkı kışkırtan küçük azınlık hareketleri olarak görüp, onları affetme yolunu seçmesi, birlik ve beraberliğin korunması adına stratejik bir karar olarak değerlendirilmişti.




