Ayet ve hadis-i şeriflerle başlayan hutbe, Cenâb-ı Hakk'ın peygamberleri aracılığıyla öğrettiği, her türlü sıkıntı ve zorluktan kurtaran, iyilik ve hayır kapılarını açan iki önemli cümleyi ele alıyor, ‘’Eûzü ve Besmele’’. Hutbe, bu iki cümlenin anlam ve önemine vurgu yaparak, müminlerin hayatlarını bu değerlerle donatmaları gerektiğini hatırlatıyor.
İbadetlerin anahtarı
Eûzü-Besmele'nin, insanın sınırlı imkan ve gücü karşısında, Allah'ın sonsuz kudret ve merhametine sığınması olduğu belirtiliyor. Hutbede, Eûzü-Besmele'nin ibadetlerin anahtarı ve dilin süsü olduğu ifade ediliyor. Müslümanların, her türlü zorluk ve sıkıntıya karşı bu değerlerle donanımlı olmaları gerektiği vurgulanıyor.
Hutbede ayrıca, peygamberlerin Eûzü-Besmele ile davetlerine başladıkları, insanları tevhit ve vahdete bu sözlerle çağırdıkları anlatılıyor. Rabbimizin bu konudaki emirlerine de yer verilerek, şeytani düşünce ve eylemlerden Allah'a sığınmanın önemi vurgulanıyor.
Eûzü-Besmele'nin önemi vurgulanıyor
Hutbe, müminlere hayatlarının her anını Eûzü-Besmele ile sürdürme çağrısı yaparak son buluyor. Müminlerin, söz ve işlerine bu değerlerle başlamaları, ilim ve teknolojiyi bu bilinçle öğrenmeleri, ev ve iş yerlerinde huzur ve mutluluğu Eûzü-Besmele ile sağlamaları tavsiye ediliyor. Ayrıca, birlik, beraberlik ve kardeşliğin güçlenmesi için de Eûzü-Besmele'nin önemi vurgulanıyor.
Hutbenin sonunda, Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s)'in hayatından örneklerle, Eûzü-Besmele'nin günlük hayatta nasıl kullanılması gerektiği anlatılıyor ve müminlerin Rabbimize samimi bir şekilde yönelmeleri tavsiye ediliyor.