Hutbede, Kur’an-ı Kerim’in hayat rehberi olduğu, sünnetin ise bu rehberliğin hayata yansıması olarak önemine vurgu yapıldı.
Hutbede, Yüce Rabbimizin, “Resûlüm! De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah bağışlayan ve merhamet edendir.” (Âl-i İmran, 3/31) ayeti hatırlatıldı. Peygamber Efendimiz’in (s.a.s) “Kim benim sünnetimi yaşatırsa beni sevmiş olur, kim de beni severse cennette benimle birlikte olur” hadisi de aktarıldı.
Toplumsal dayanışmayı güçlendiriyor
Diyanet yetkilileri, sünnet üzere yaşamanın Cenâb-ı Hakk’ı sevmek, O’nun emirlerine uymak ve yasaklarından kaçınmak anlamına geldiğini belirtti. Ailede sevgi ve muhabbetin, ticarette helal-haram hassasiyetinin, doğruluk ve dürüstlüğün sünnetle hayat bulduğu ifade edildi. Ayrıca, sünnet üzere yaşamanın toplumsal dayanışmayı ve ümmet bilincini güçlendirdiği vurgulandı.
Hutbede, günümüzde de insanlığın Peygamber Efendimiz’in (s.a.s) çağlar üstü mesajlarına muhtaç olduğu, sünnetin her insana ve topluma rehberlik ettiği dile getirildi. Kur’an-ı Kerim’de, “İçinizden Allah’ın lütfuna ve ahiret gününe umut bağlayanlar, Allah’ı çokça ananlar için hiç şüphe yok ki, Resûlullah’ta güzel bir örneklik vardır” (Ahzab, 33/21) ayetine dikkat çekildi.
Son olarak, hutbe Peygamber Efendimiz’in (s.a.s) Veda Hutbesi’nden, “Size iki şey bırakıyorum. Onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar, Allah’ın Kitabı ve Peygamberinin sünnetidir” sözleriyle tamamlandı.