Eğitim Sistemi

Abone Ol

Ülkemizin alışkanlıklarından biri, gelen her yeni Milli Eğitim Bakanının sınav sistemine el atıp kendince bir şeyler yapması, “sınav sisteminde değişiklik” haberlerine alıştık artık. Son 10 yılda 7-8 kere değişti liselere girişteki sınav sistemi. Kimi zaman yıllara yayıldı, kimi zaman tekrar tek sınava dönüldü.

1974 yılında yapılan ilk üniversite giriş sınavı ile eğitim sisteminin üzerine kara bir bulut yerleşti ve o bulut gittikçe hacmini arttırdı. İlk merkezi sınavın üzerinden geçen yaklaşık kırk yılın ardından günümüzde eğitim-öğretim sistemi tamamen sınav odaklı. Sadece sistemin yaptığı sınavlardaki sıralamana göre değerlendirilirsiniz, başka bir değerlendirme ölçütü yoktur. Sıralamada üstlerdeysen başarılı, altlardaysan başarısızsındır. “Zekâ” kavramı sınavlarda doğru yapmak üzerinden ölçülür sadece, tek’e indirgenmiştir. Doğrun çoksa zeki kabul edilirsin, doğrun azsa aptal. Sportif zekâ, sanatsal zekâ gibi farklı zekâ türlerini kabul etmez sistem. Basketbolda çok iyisindir mesela; ama sınavlarda başarısızsan zeki değilsindir, değersizsindir bu eğitim sisteminin gözünde. Mükemmel şiirler mi yazıyorsun ya da harika bir müzik kulağın mı var? zerre önemsemez sistem; bir fazla matematik doğrusu yapmanı tercih eder.

Soru sormayı öğretmez bu sistem, sadece sorduğu soruya doğru cevap vermeni ister. Sorgulamanı istemez, kendi çizdiği sınırlar dışındaki şeylere kafa yormanı istemez. Tartıştırmaz, dayatır. Öğretmez, ezberletir, itaat etmeni ister. Birer makineye dönüşmeni ister, ayarlarının sistem tarafından yapıldığı tıpkı alman saatleri gibi…

Acımasızdır bu sistem. Üniversite sınavına hazırlanan bir lise son sınıf öğrencisi haftanın yedi günü ya okuldadır ya da kurslarda. Sabah 9'da başlar o öğrenci mesaiye, bitişi ise belli değildir. Okulu biter, kursu biter, bu kez evde masa başında mesaisi başlar. Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir meslekte yoktur böyle acımasız çalışma saatleri. Bu yoğun çalışma saatleri elbette sistemin işine gelir. Çünkü onun çizdiği sınırlar dışındaki şeylere ayırdığın vakit azalır. O vakit azalmazsa da sistem en sevdiği şeyi yapar, seni eler.

Yenilemez bu sistem kendini. Sürekli sınavlar üzerinde bir değişikliğe gider fakat dersler asla değişmez. Annenle babanın gördüğü tarihi okursun mesela hala. 1938'de biter tarih, yoktur ötesi; anlatmaz son yetmiş yıldır yaşananları. Hala integral öğretir öğrenciye, hukuk okuyacak kişinin onu bilmesini ister. Mühendis olacak adamın hücrenin nasıl enerji ürettiğini bilmesini ister. Beynine gereksiz yığınla bilgi doldurur. Biraz kültür kazansın diye sanattan, şiirden bahsetmez öğrenciye, sağlam bir vücuda sahip olsun diye bir spor branşına yönlendirmez.

Bugünlerde olduğu gibi sınavın adı değişir, sınavın sıklığı değişir; kamuoyunda eğitim sisteminde değişiklik var sanılır. Halbuki sistemin özünde hiçbir değişiklik yoktur. Klasik yapı varlığını her daim sürdürür.

Bu sistemin içinde okumuş biriyim ben de; sistemin başarılı kabul ettiği öğrencilerdendim, Sistem beni başarılı kabul edebilir; lakin ben bu saçma sınavlarında üst sıralarda yer almayı asla bir başarı olarak görmüyorum. Sistem beni zeki kabul edebilir; lakin ben bu sınavlarda çok sayıda doğru yapmanın bir zekâ göstergesi olduğuna inanmıyorum. Eğer fena değilse yazma yeteneğim, bunun bir zekâ ürünü olduğuna inanıyorum. İyi tenis oynayabilen bir arkadaşımın zeki olduğuna inanıyorum. Bilimsel makaleleri çok iyi kavrayabilen bir arkadaşımın zeki olduğuna inanıyorum. Olaylar karşısında harika çıkarımlar yapan bir arkadaşımın zeki olduğuna inanıyorum. Çok iyi piyano çalan bir arkadaşımın zeki olduğuna inanıyorum. Başarının sınavlarla değil böyle şeylerle ölçülmesi gerektiğini düşünüyorum.

Bu ülkenin en önemli sorununun eğitim sistemsizliğimiz olduğunu düşünüyorum. Bu sistemsizliğin başka pek çok alandaki sorunun da başlıca kaynağı olduğuna inanıyorum. Bir gün biri eğitim sistemini gerçekten iyileştirirse; ancak o gün bu ülkenin atılım yapabileceğine inanıyorum. Bir gün biri çıkar ve bu eğitim sistemsizliğinin enkazını yıkıp düzgün bir eğitim sistemi inşa ederse o kişinin bu ülkeye gelmiş geçmiş en büyük katkıyı yapacağına inanıyorum.

Gelecek nesillerin de bizim gibi eğitim sistemsizliğiyle uğraşmasını istemiyorum.

Çok mu şey istiyorum?