Geçen günlerde Konya’da il mili eğitim müdürlüğünün öncülüğünde düzenlenen “ Gençlik ve İnanç” konulu çalıştayın sonuç bildirgesi basında ve kamuoyunda önemli bir yankı uyandırdı.
Bu sonuç bildirgesinin bu derece yankı uyandırmasının temel sebebi ise sonuç bildirgesindeki şu ifadeler:”dini kanaatlerinde sorunları olan gençlerde özellikle deizm(tüm dinleri reddeden tek tanrı inancı) inancının ön plana çıkmakta olduğu ve ateizmin bu bağlamda daha geride kaldığı” tespiti yapılıyor. Deizm din felsefesi noktasında Tanrının evreni yarattığına inanan fakat sonrasında Tanrının evrene müdahale etmediğini ve bununla birlikte her hangi bir peygamber veya din göndermediğini öne süren teolojik inanış olarak tanımlanabilir. Din kültürü öğretmenlerinin tespitlerini temele aldığımızda imam- hatip öğrencilerinde dahi deizm anlayışının yaygınlaşmasının sebebini nerede aramalıyız? Bunun kanaatimce dört temel sebebi var:
Birincisi Türkiye’de verilen din eğitiminin çoğunlukla ibadet merkezli bir eğitim olarak kurgulanması ve dinin temelini teşkil eden inanç esaslarının doğru bir biçimde gençlere aktarılamaması.
İkincisi din eğitimi verilirken dinin bilimsel gerçeklerle örtüşmediği algısının ortaya çıkması din eğitimi veren kişilerin bilimsel gerçeklerden uzak bir dini anlatım tarzını benimsemeleri.
Üçüncüsü ise din eğitimi verilirken dinin insanlık için ortaya koyduğu ahlaki ilkelerin net bir biçimde ortaya konulamaması; gençlere ahlaki rol modellerin sunulamaması ve bununla birlikte vicdan eğitiminin eksik bırakılması.
Dördüncü ve son sebep ise Türkiye’de son 15 yılda din adına konuştuğunu iddia eden kişilerin söylemleri ve davranışları arasındaki büyük çelişkiler, ülkede dini ve ahlaki değerlerin hızlı bir biçimde yozlaştırılması ve ülkede dini değerleri kullanan başta siyaset ve ticaret olmak üzere bir çok alanda çok sayıda din tüccarının ortaya çıkmış olması ve bu kişilerin gençler üzerinde oluşturmuş olduğu manevi tahribat. Gençler bugün dine ilişkin kavramlara ve değerlere bu derece soğuk ve mesafeli yaklaşmaya başlamışlarsa bunun toplumsal hayattaki yansımasına bakmak durumundayız. Çoğu insanın kendisini din üzerinden pazarladığı bir çok dini yapının dünyevileştiği; dindar insanların bir çoğunun haksızlıklar karşısında suskunluğa büründüğü ve “haksızlık karşısında susan dilsiz şeytanlara” dönüştüğü zamanımızda gençler neden dine yönelsin? Gençlere sunabileceğimiz yaşayan ahlaki rol modellerimiz var mı?
Gençler onlara anlatılan din ile gerçekte yaşanan din arasındaki derin çelişkinin son derece farkındalar ve din bugün için gençlerin hayatla ilgili sorularına yeterli cevapları veremiyor çünkü ülkemizde verilen din eğitimi çağın gerçeklerine uygun bir biçimde verilmiyor. Din eğitimi konusunda yıllardan beri süren tartışmalar maalesef her hangi bir sonuca bağlanamıyor. Diyanet işleri başta olmak üzere çok sayıda kurum kendisini yenileyemiyor ve ortaya koyduğu dini söylem toplumun ihtiyaçlarına cevap vermiyor. Akıldan uzak ve düşünceye düşman bir din eğitimi yerine düşünme eylemini merkeze koyan gençlerin sorduğu sorulara akli temelli cevaplar üretebilen bir din eğitimine ihtiyacımız olduğu gerçeği ile yüzleşmek durumundayız. Hz. Ali’nin söylediği üzere:”Çocuklarınızı kendi zamanınıza göre değil, onların yaşayacakları zamana göre yetiştirin.” ilkesini eğitim hayatımıza bir türlü uygulamamış olmamızın da bugünkü manzara da payı çok büyük. Deizm tartışmalarına yaklaşırken elbette eleştirel olmalı ve kendi gerçeklerimizle yüzleşmeliyiz bu ülkede daha fazla cami açmanın her köşe başına imam hatip okulu kurmanın gençleri daha dindar kılmayacağını görmek durumundayız.
Durumun ne derece ciddi olduğunu geçen günlerde katıldığı bir söyleşide Profesör Dr. İhsan Fazlıoğlu şöyle anlatıyor:” 15 Temmuz’dan bu yana benim odama 17 tane başörtülü deist bile değil tanrı tanımaz öğrenci gelip benimle bu konuları konuştular. Başörtülü öyle geleneksel de değil bildiğin başörtülü. Aileleri de örtülü aile. Ortak neden sahnede dini temsil ettiğini söyleyen insanların eylemlerin sonucudur. Mesele bu kadar ciddidir.
Bu sonuçlarla yüzleşmezsek 30 yıl sonra çok farklı şeyler konuşuyor oluruz.” Bugün bu ülkede deist imam hatipli gençlerden ve ateist başörtülülerden bahsediyorsak bunun bizlerin eseri olduğunu da görmek durumundayız.
Umarım son günlerde yapılan bu tartışmalar din eğitimi anlayışımızda olumlu değişimlere vesile olur.