Türkiye genç nüfusu ile önem arzediyor. Ülkemizin geleceğini elbette genç beyinlere teslim edeceğiz. Şüphesiz ki onların başarılarıyla da gurur duyacağız.
Genç nüfusa sahip olmak yeterli degil. Gençlerin eğitimi ve geleceğe iyi hazırlanması çok önemli. Bizim en büyük eksikliğimiz devlet adamı yetiştirememek. Devlet adamlarımız hayatın içinden çıkıyor! Yaşadığımız olaylar, şartlar yeni devlet adamlarını doğuruyor.
Bunların başarılı olanlarını millet baş tacı yapıp bağrına basıyor. Millete yabancı olup başa gelenle de acı bir bedel ödetiyor bize.
Batı hayranlığı bizim aydınlarımızın temel arzusu olmuş. Sanki batı devlet adamı yetişiyormuş gibi? Bunların çoğunu da kaybediyoruz, yetiştikleri ülkede kalıp geriye dönmüyorlar. Batı kültürü alan aydınlar ülkesine dönünce kendi kültürlerine yabancı kalıyor, halkını aşağılayıp öz kültürlerine ters düşüyorlar.
Uzunca bir dönem yaşadığımız devlet adamı halk uyuşmazlığı bu dönemlerin ürünüdür.
Kendi kültürümüzle, milli ve manevi duygularla yetiştireceğimiz aydınlara hasret kalmışızdir. Türk siyasi tarihinde parlayıp ülkede milli bir kalkınma başlatan aydınlar da bunlar olmuşlardır.
Batı düşüncesi ve yabancı hayranlığı bizde bir hastalık haline geldi. Kalkınmayı ve gelişmeyi batı kültürünü dayandırıp modernleşmeyi ülkesine getireceğini zannedenler batının ahlaksız kültürünü alıp kendi kültürüne yabancı kaldılar;
bunu da medeniyet zannettiler!
Ülkemiz de ciddi bir potansiyel güç olan gençlerimizin milli ve manevi duygularla yetiştirilmesi oldukça önemlidir. Ailelere büyük sorumluluklar düşerken, asıl sorumluluk ise devlete düşüyor. Gençlerin eğitiminde devlet asli görevlidir. Geleceğine sahip çıkma adına gençliğe el uzatmak devletin milli görevidir.
Eleştirdiğimiz Osmanlı bunu başarıyla gerçekleştirmiştir. Açıp inceleyin “Enderûn” mekteblerini...
Bugün arzu ettiğimiz ölçüde milli bir eğitim verilememekte, gençler başı boş ve sorumsuz yetişmektedir. Bu suç gençliğin suçu olmayıp biz büyüklerin suçudur. Devletin hayalleri, idealleri ve hedefleri vardır. İnsanını da bu ideallere ve hedeflere göre eğitir, yetiştirir. Gençlere verilmesi gereken eğitim milli ve manevi duygularla yoğrulmuş olan bir eğitimdir. Biz bu eğitimi yıllarca ihmal etmiş durumdayız.
Sorumsuz, başı boş ve işsiz gençlik bizim en büyük sorunumuzdur. Bu konuda gençleri yargılama gibi bir amacımız yok. Zira ne ekerseniz onu biçersiniz ve ağaç da yaş iken eğilir.
Milli bir eğitim politikasına ihtiyacımız var. Başta öğretmen yetiştiren kurumlar olmak üzere tüm eğitim sistemimiz yeniden gözden geçirilmelidir. Yerli ve milli bir eğitim şarttır. Türk insanının değerleri ile barışık, ahlaki ve manevi değerlerle bezenmiş bir eğitim modelinden söz ediyoruz.
Gençleri her türlü tehditlere karşı korumak da bizim asli görevimizdir.Terör örgütlerinin kucağına düşmeden, sapık mezhep ve akımların etkisinden uzak bir eğitim modelinden bahsediyoruz.
Devletin kontrolünde seçkin bir ekiple yapacağımız düzenli eğitim gençlerin yetenek ve kabiliyetlerini geliştirecek onları hayata hazırlayacaktır.
Bu manada öğretmenlerde çok önemlidir.
Eğitimdeki asıl amaç bireyin kendisine, ailesine ve milletine hayırlı bir evlat olarak yetişmiş olmasıdır. İfade ettiğimiz gibi hem dünyasını hem de ebedi alemini kurtarmaya yönelik bir eğitim modelini arzuluyoruz. Böyle bir eğitim modeliyle yetişecek olan gençler ailesine ve ulkesine hayırlı bir evlat olarak çıkacak huzurun ve barışın kapılarını aralayacaklardır.
Maalesef bugün itibariyle gençlik hem maddi hem de manevi boşlukta bocalamakta benim durumum ne olacak endişesiyle yaşamaktadır. Onlara umut ve güven verecek, geleceğe hazırlayacak milli bir eğitim politikası uygulayacak olursak bu gençlerimiz hedefler ve idealler peşinde koşacaklardır.
Eğitimi yaz- boz tahtası olmaktan kurtarıp milli bir eğitim modeline kavuşturmak mecburiyetindeyiz! Mesleki eğitimle gençleri hayata hazırlayıp uygulamalı eğitimi teşvik etmeliyiz.
Devlet, millet, namus, şeref ve haysiyet duyguları ile donanmış, ahlaki değerlerle bezenmiş bir gençliğe ihtiyacımız vardır. Gençler gençliğin verdiği heyecanı yaşarken milli ve manevi değerlerin de tadını almalıdır. Sorumsuz, gayesiz ve çılgın gençlikle bu millet bir yere varamaz.
Çok sukur ki: ciddi bir genç nüfusumuz var. Bu bizim için avantaj diyoruz, fakat onları geleceğe hazılamak da bizim en önemli görevimiz olduğunu unutmayalım. Biz bunu yapmazsak devleti sağlam temeller üzerine oturtamayız. Geleceğimizi de teminat altına alamayız. “Gençlik bu milletin geleceğidir!”
Gençlerimizin bugün içinde bulundukları durum hiçte iç açıcı durumda değildir. Bu durum, hepimizi düşündürmeli ve tedbir almaya sevk etmelidir… Birileri kabul etmese de gençlerimizin hem dünyasını hem de ahiretini kurtarmaya yönelik milli- manevi ve insani bir eğitim modelini hayata geçirmek zorundayız. Böyle bir eğitim bizim geleceğimizi teminat altına alacağı gibi gençlerimizi de hayata kazandıracaktır. İş arayan değil mesleğini kazanan bir gençlik arzuluyoruz. Bu duygularla tüm gençlerimize başarılar dileriz...