Anlatınca dinleyenin irkildiği, bazı yerlerde öfke, bazı yerlerde hüzün köpüğü hikayeler.
Rüyalar görüyorum uçarı, haşarı, ipe sapa gelmez zır deli rüyalar.
Uçuyorum örneğin belki bulutların üzerinde değil ama elektrik tellerinin üzerinden, bir kaç katlı evlerin çatısını teğet geçer bir irtifadada olsa uçuyorum, rüya benim fakat müdahili çok hani "herşeye maydanoz" zırzoplar vardırya her güzel hayale limon sıkan hah işte tamda o bilinen zevat uçtuğum, mutlu mesut olduğum her güzel rüyama ofside'dan giriverir, taç çizgisine paralel beni ve güzel rüyamı auta çıkarıncaya kadar uğraşır, kovarım gitmez, döverim bitmez, öldürsem ölmez uyanırım moral sıfır...
Hayalperest bir yanım var aslında bayağıda böyük ara sıra "Möhlüz Malihüllesi" babından ah keşkem dediğim hayalleri dillendiririm aynı rüyamda olduğu gibi bir Frankenstein peyda olur sokar çomağı hayal çarkıma, kırar dişlilerini bunuda iyilik diye yapmazmı, koy ağzının ortasına soğukkuyunun topuğunu at sinağa gibi yapıştır der deli cin, çekerim "Lâ havle" kalkar giderim...
Bazende şiirimsi dizelerim olur kural kaide tanımaz, kafiye uyak uymaz, konu bütünlüğü paramparça, mevzu incir çekirdeği içinde geçen darbımesel hoyrat hikayelerim işte, şiirimsi yazılarıma pek müdahale olmaz eskiden Altan Karslıoğlu'na ve dahi Ertuğrul Kapusuzoğlu'na okurdum nezaketen olsa gerek "çok güzel ama ecikte okusan daha bi eyi olacak" derlerdi, hangi gaz halimle yazmışsam sular durulup kekilim karaya vuranca bende pek beğenmezdim ne yalan söyleyim...
Türkü çığırdığımda oldu lakin gendi çığırdığı türküye hıçkırarak ağlayan bi benim elleham, onuda gendi bacım gardaşım bozulmasın diye sesin gart amma bek ciğerden söylüyon diyerek beni onure ederlerdi...
Yani gıymatlı kitlem tıpkı bu yazıda olduğu gibi sanatsal debelenişim bir çıkmazda hüsrana uğradı, e sizde diyecağanizki madem biliyon bu işleri beceremediğini niye zor ediyon, hah işde orasını bende bilemiyom, ahlıma gelirse onuda burdan yazarım zaharki, galın sağlıcakla...