Gün ve Kutlamalarda Milli Olmalıyız.

Abone Ol

“İsteyen kızabilir.
Hem milliyetçiyiz diyorlar hem de sol söylemlerle bir takım günler kutluyorlar.
Bu ne perhiz.
Bu ne turşu.”

Yukarıdaki paylaşımı 1 Mayıs günü yapmıştım.

Cümleler çok açık ve net olmasına rağmen, ne hikmettir bilinmez Konu asıl mecrasından çıkarak; İşçi, işveren, emek, sermaye, alın teri, rızık konularına girmenin yanı sıra, milliyetçilerin “işçinin yanında olamayacağı, hatta işçinin insan olamayacağı” gibi bir manalar çıkarmanın eleştiri mantığı ile hiçbir anlamı yoktur..
Paylaşımda işçi, işveren, alın teri, rızık, emek, sermaye gibi konulara karşıymışız gibi bir mana çıkartanlar da olmadı değil. Biz bu konuları bilen ve anlayan bir insan olarak neyi nerede yazıp konuşacağımızı da elbette düşünerek ortaya koyan bir insanız.

Paylaşımımda “sol söylemler” yerine “sağ söylemlerle” de kutlayabileceğim de belirtildi.

Hâlbuki paylaşımımım konusu işçi, işveren, alın teri, rızık, emek sermaye olmadığı halde bilerek veya anlayarak özellikle bu yönden bir eksiklik varmış gibi eleştiri getirmenin de bir manası yoktur.

Alın terinin kutsal olduğunu belirtenler dahi oldu. Sanki biz paylaşımda alın teri önemsiz demişiz gibi.

Konuyu iyi anlamadığımı belirtenler dahi oldu. Hâlbuki biz bir konuda bir görüş beyan ederken ince ince düşünüp yazdığımız şeyin maksadımızı tam ifade etmesine çok özen gösteririz.

Aslında bizim paylaşımımızın ana teması işçi, emek, sermaye, alın teri, rızık gibi konular olmadığı açıktır. Bizim konumuz o kutlanan günün, bizim için yani biz Türkler ve biz Türk Milliyetçileri için kutlanması gereken bir gün müdür? Olmasının yanı sıra sol sloganlarla, sol afişlerle ve sol-bolşevik söylemlerle kutlanmasının gerekli olup olmadığıdır.

Bir başka ülkede gelişen ve bir başka ülke tarafından bayraklaştırılarak, dünya çapında bir işçi bilinci oluşturmak amacı güden bir kutlamanın bizimle ne ilgisi olabilir.

Biz işçiyi dinimiz ve geleneklerimiz ölçülerine göre değerlendirir ve dinimizin emri ne ise ona göre hareket etmekliğimiz gerekir.

Batıda gelişen, Batıda oluşan, oluşturulan ve bizim kulağımıza da hoş gelen uygulamaların tamamını gözden geçirmek gerekir.

Kendi milli değerlerinden bihaber olan insanlar ve hatta milli değerlerimize düşmanlık etmeyi kendilerine vazife etmiş olan insanlar batı kaynaklı her uygulamaya evet diyebilirler ama bizim bu uygulamaları göz önüne aldığımızda bir kere değil bir kaç kez düşünmemiz gerekir.

Değerli araştırmacı ve yazar kardeşim “İdris Aydın” bir paylaşımında esasında konuyu çok da güzel özetlemiş:

“Siz hiç, Bolşeviklerin, sosyalistlerin, sol partilerin, derneklerin ve bilumum sol hareketlerin 3 Mayıs Türkçüler Bayramı’nı, İstanbul’un Fethi’ni, büyük taarruz zaferinin yıldönümünü, Malazgirt zaferini kutladıklarını gördünüz mü?

Onlar bu yıldönümleri kutlamazken ve bunu ilkesel bir tavır gereği olarak akıllarından bile geçirmezlerken, sağcı ve milliyetçi sendikaların, 1 Mayıs enternasyonal işçi bayramını kutlamaya heves etmeleri, günün komünistler için anlam ve önemini görmezden gelip sadece emekten bahseden içi boş basın tamimleri açıklamaları, meydanlara çelenkler bırakmaları, proletarya yalakalığının ve ezikliğin dik alasından başka bir şey değildir.

Sağcı, milliyetçi sendikaların 1 Mayıs Bolşevik işçi bayramını kutlama teşebbüs ve tatbikatları, bayramın asıl sahibi olan Bolşevikler, tekme tokat yerlerde sürüklenirken, kafaları, gözleri patlatılılırken, bana çok zorlama, samimiyetsiz ve yapay geliyor. Eğer bu kutlama hususunda gerçekten samimi ve kararlıysalar, bu durumda bayramın asıl sahipleri olan komünistlere de bu hakkın tanınması için açıklama yapmaları ve onlara destek vermeleri gerekiyor. Bırakın bu bayramı Bolşevikler kendi kutlasın. Çünkü bu bayram onların bayramı ve bu hakka bizim ortak olmamız, kutlamalara bulaşmamız kadar ayıp, lüzumsuz ve samimiyetsiz bir şey yoktur.”

Bu cümlelerin üstüne söylenecek fazla söz olmamalı. Biz kendi bayramlarımızı, günlerimizi ve yıldönümlerimizi kutlayalım. Başka milletlerin kendi kültürlerinden doğan gün ve bayramları bırakalım onlar kendileri kutlasınlar.

Ayrıca Kapitalist dünyanın tüketim ekonomisine dayanan bir takım günler icad ederek o günleri dünya insanına kutlattırması da üzerinde düşünülmesi gereken önemli bir husustur.

Elbette dünyadan tecrit olma imkanı yoktur. Fakat biz özellikle de Batı’dan esen rüzgarların bizi etkilemesi yerine kendi değerlerimize azamı önemi göstermeli onların yaşaması için gayret sarf etmeliyiz.