Gurbetin yarası, memleketin kucağı: Biz Almancı Değiliz peki..?

Abone Ol

Bir insanın kalbi kaç parçaya bölünebilir?
Bir yanı Avrupa’nın soğuk sokaklarında çırpınırken, diğer yanı Yozgat’ın toprak kokusuna, çeşme başındaki serinliğe, anasının tandır ekmeğine yanar durur.
İşte gurbet dediğin, böylesi bir yarım kalmışlık halidir. Ne orada tam olursun ne burada…
Ama her yaz bavulların telaşı, her dönüş yolculuğun heyecanı, gurbetçinin kaderine yazılmış bir ezgi gibi yinelenir durur.
Yozgat’ın Saraykent ilçesinde düzenlenen “Gurbetçi Buluşması”, aslında sadece bir organizasyon değil; yılların biriktirdiği hasretin, alın terinin ve kırgınlığın meydanda dile gelişiydi. Avrupa’dan gelen hemşerilerimiz, belediyenin davetiyle bir araya geldiğinde, gözlerde aynı pırıltı vardı: “Biz buradayız. Unutmadık. Kopmadık.”


“ALMANCI” MI DEDİNİZ?

Fransa Yozgatlılar Federasyonu Başkanı Nuri Meriç, kalbimizde kanayan bir yarayı dillendirdi:
“Bize ‘Almancı’ diyorlar, hor görüyorlar.”
Oysa kim bilebilir ki onların Paris’in kenar mahallelerinde, Berlin’in fabrikalarında, Lyon’un daracık atölyelerinde nasıl ömür tükettiklerini? Kim anlar, memlekete gelince yabancı sayılmanın acısını? Onlar yabancı değil, bu toprakların öz evlatları. Ve “Almancı” değil; adıyla sanıyla gurbetçi.


“GURBETÇİ OLMAK AYRICALIKTIR”

Avrupa Saraykentliler Derneği Başkan Yardımcısı Halil Taştekin’in cümlesi kulaklarda uzun süre asılı kaldı:
“Biz gurbetçiyiz, vatanımızdan hiç kopmadık. İnatla geleceğiz.”
İnat… Evet, gurbetçinin yolu inatla örülüdür. Uçak biletleri pahalıdır, yol uzun ve zahmetlidir. Ama yaz gelince yine bavullar hazırlanır. Çünkü anne-babanın mezarına uğramadan, köy çeşmesinden kana kana su içmeden, bağ bahçeyi dolaşmadan olmaz.


YOZGAT’IN KADERİ GÖÇ

Göç, Yozgat’ın kaderine işlenmiş bir yazgıdır. Önce İstanbul’a, Ankara’ya; sonra Almanya’ya, Fransa’ya göçtük. Her giden, bir yarısını burada bıraktı. Ama her dönüş, o yarımı yeniden tamamladı. Bugün Saraykent’te, Akdağmadeni’nde yapılan bir yatırımın altında gurbetçinin imzası vardır. Onlar sadece kazançlarını değil, Avrupa’da öğrendikleri yaşam tecrübelerini de memlekete taşıdılar.


BAŞKAN KÖROĞLU’NUN SÖZLERİ

Saraykent Belediye Başkanı Ahmet Köroğlu, gönüllere dokunan bir cümle kurdu:
“Gurbetçilerimiz bizim en büyük gücümüz.”
Evet, gurbetçi sadece yaz tatilinde gelen bir misafir değil. O, memleketin ekonomisine can suyu, kültürüne renk, siyasetine güç katandır.
Velhasılı,
Saraykent’teki buluşma, aslında bir özlemin, bir kırgınlığın, bir kavuşmanın hikayesiydi. Belki “Almancı” denilerek küçümsendiler ama onlar, gurbetçi olmanın ayrıcalığını yaşatmaya devam ediyor. Çünkü onların kalbinde iki adres var: Biri Avrupa’nın sokakları, diğeri Yozgat’ın bağrı.
Ve o bağır, ne olursa olsun, onları her yaz yeniden kucaklamaya hazır… Çünkü gurbetin ilacı, memleketin sevgisinden başkası değil.