"Badelemek" kelimesi, 2011 yılında Bursa'da patlak veren skandal bir olayla Türkiye'nin diline ve gündemine kazınmış bir tabirdir. Argo dilinde "oral seks" anlamına gelen bu ifade, sahte şeyh Uğur Korunmaz'ın kurduğu sözde tarikatın ritüellerinde kullanılarak ülke çapında şok etkisi yaratmıştır. Korunmaz, müritlerini manevi yükseliş vaadiyle kandırarak cinsel istismara sürüklemiş, bu fiili "badeleme" olarak kutsallaştırmıştır. Olay, tarikatların karanlık yüzünü ortaya koyarken, kelimenin kökeni Farsça "bade" (içki) kökünden türeyerek mecazi bir dönüşüm geçirmiştir. Türkiye'de ise bu kullanım, Korunmaz'ın dergahındaki uygulamalarla sınırlı kalmamış, medya ve sosyal platformlarda hızla yayılmıştır.
Badeci Şeyh'in Tarikatı Nasıl Çöktü?
2011 yazında Bursa'da, Nilüfer ilçesine bağlı bir evi "Kırklar Dergahı" olarak kullanan Uğur Korunmaz, Nakşibendi tarikatının Halidiye koluna bağlı olduğunu iddia ederek mürit toplamaya başladı. Aslen alüminyum doğrama işçisi ve internet kafe işletmecisi olan Korunmaz, 2003'ten beri faaliyet gösteriyordu ancak ihbar üzerine 2011'de gözaltına alındı. Polis baskınında, dergahın "sır odası"nda cinsel istismar delilleri bulundu; Korunmaz, kadın ve erkek müritlerine "Nur Çeşmesi" adını verdiği cinsel organını öptürme, yalatma ve içirme ritüelini zorunlu kılıyordu. Müritler arasında esnaf, hurdacı ve hatta orta ölçekli işletme sahipleri vardı; biri dergah için arazi bağışladı. Kadın müritler sıklıkla kocaları tarafından zorla getiriliyor, "cennete şahitlik" vaadiyle ikna ediliyordu. Korunmaz, ifadesinde 2005'te ölen Şeyh Hasan Burkay'dan "el aldığını" ve badelemenin ibadet olduğunu savundu. Olay, 17 müritin şikayetiyle mahkemeye taşındı; dava süreci, müritlerin çoğunun şikayetten vazgeçmesiyle karmaşıklaştı. Yargıtay, 2012'de cinsel istismar suçunu bozarak yeniden yargılama istedi, Korunmaz ise Tekke ve Zaviyeler Kanunu'na muhalefet ile çocuk pornosu depolama suçlarından 6 yıl hapis aldı. Bu skandal, tarikatların yasal boşluklarını ve mürit manipülasyonunu gözler önüne serdi.
İstismarın Manevi Kılıfı
Uğur Korunmaz'ın tarikatında "badeleme", manevi yükselişin ilk aşaması olarak sunuluyordu. Şeyh, cinsel organından çıkan sıvıyı "Allah'ın nuru" olarak tanımlıyor, müritlere bunu içirmeyi cennet kapısını açan bir kutsal eylem diye pazarlıyordu. Bir mürit ifadesinde "En az 100 kez badelendiğini" belirtirken, başka bir kadın "Şeyh şehadet getirtemezse cehenneme gideceğimi söylüyordu" diye anlatıyordu. Ritüel, zikir sonrası sır odasında gerçekleşiyor; erkek müritler livata yoluyla, kadınlar ise normal veya anal ilişkiyle "tabi oluyordu". Korunmaz, Hasan Burkay'ın kendisini badelediğini iddia ederek zinciri meşrulaştırmaya çalıştı. Müritler, kalp gözünün açıldığını ve dertlerine derman bulduklarını söylüyordu; dava sırasında 14 mürit şikayetçi olmaktan vazgeçti. Bu uygulama, geleneksel tarikat ritüellerini cinsel istismara dönüştürerek, inananların dini cehalığından yararlanıyordu. Uzmanlar, olayı tarikatların kapalı yapısının bir sonucu olarak değerlendiriyor.





