Türk siyaset tarihinin en tartışmalı ve trajik figürlerinden biri olan Adnan Menderes, hem liderliği hem de dramatik sonu ile Türkiye’nin hafızasında derin izler bırakmıştır. 1899 yılında Aydın’ın Koçarlı ilçesinde doğan Menderes, 1950-1960 yılları arasında Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak görev yapmış ve bu süreçte gerçekleştirdiği politikalarla adından sıkça söz ettirmiştir. Ancak, 27 Mayıs 1960 Darbesi’nin ardından idam edilmesi, Türk siyasetinde eşi benzeri görülmemiş bir olay olarak tarihe geçti. Peki, Adnan Menderes neden asıldı? İdam kararının ardındaki gerekçeler, suçlamalar ve mahkeme süreci nelerdi? Bu yazıda, Menderes’in hayatını, politik kariyerini ve idamına giden süreci detaylı bir şekilde ele alıyoruz.
Adnan Menderes Siyasi Hayatı
Adnan Menderes, Türk siyasetine adım attığı andan itibaren dikkat çeken bir lider oldu. 1930’lu yıllarda Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) saflarında siyasete başlayan Menderes, 1945 yılında “Dörtlü Takrir” olayıyla parti içi muhalefetin öncülerinden biri haline geldi. Celal Bayar, Refik Koraltan ve Fuat Köprülü ile birlikte CHP’den ayrılarak Demokrat Parti’yi (DP) kuran Menderes, 1950 genel seçimlerinde büyük bir zafer kazanarak başbakanlık koltuğuna oturdu. On yıllık başbakanlığı süresince, Türkiye’de ekonomik kalkınma, tarım reformları ve altyapı yatırımları gibi konularda önemli adımlar attı. Ancak, bu süreçte artan siyasi gerilimler, muhalefete yönelik baskılar ve ekonomik sorunlar, Menderes’in liderliğini tartışmalı hale getirdi.
Menderes’in yönetim tarzı, özellikle 1950’li yılların ikinci yarısında giderek otoriter bir çizgiye kaydığı yönünde eleştiriler aldı. Muhalefetin sesini kısmaya yönelik politikalar, basın özgürlüğüne getirilen kısıtlamalar ve “Vatan Cephesi” gibi girişimlerle toplumda kutuplaşma derinleşti. Bu dönemde, Menderes’in liderliğindeki Demokrat Parti, bir yandan halkın geniş kesimlerinden destek alırken, diğer yandan muhalif gruplar ve ordu içinde huzursuzluk yaratıyordu. Bu çalkantılı siyasi atmosfer, 27 Mayıs Darbesi’nin zeminini hazırlayan en önemli faktörlerden biri oldu.
27 Mayıs Darbesi ve İdam Kararı
27 Mayıs 1960’ta Türk Silahlı Kuvvetleri’nin gerçekleştirdiği darbe, Türkiye’nin siyasi tarihinde bir dönüm noktasıydı. Darbenin ardından Milli Birlik Komitesi (MBK) yönetimi ele aldı ve Adnan Menderes, Demokrat Parti’nin önde gelen isimleriyle birlikte Yassıada’da yargılanmak üzere gözaltına alındı. Yüksek Adalet Divanı adı verilen özel bir mahkemede görülen davalar, Türk siyasetinde tartışmalı bir sayfa açtı. Menderes ve arkadaşlarına yöneltilen suçlamalar, anayasal düzeni bozmaya çalışmak, yolsuzluk, usulsüzlük ve muhalefeti susturmaya yönelik eylemler gibi geniş bir yelpazeyi kapsıyordu.
Yassıada mahkemeleri, hem yargılama süreci hem de kararlarıyla uzun süre tartışıldı. Mahkemeler, tarafsızlık ilkesinden uzak olduğu yönünde eleştiriler aldı ve birçok kişi, yargılamaların siyasi bir intikam aracı olarak kullanıldığını savundu. Menderes, özellikle “anayasayı ihlal” suçlamasıyla ağır bir şekilde itham edildi. Davalar sırasında, Menderes’in savunmaları ve duruşmalardaki tavrı, halkın bir kesiminde sempati uyandırırken, darbe yönetiminin kararlı tutumu karşısında etkisiz kaldı. 15 Eylül 1961 tarihinde, Menderes hakkında idam kararı verildi ve bu karar, 17 Eylül 1961’de İmralı Adası’nda infaz edildi. Menderes’in idamı, Türkiye’de derin bir yara açtı ve siyasi kutuplaşmayı daha da körükledi.




