Adana, Türkiye'nin tarihî ve kültürel zenginliklere sahip şehirlerinden biri olarak bilinir. Ancak, Osmanlı İmparatorluğu döneminde bu şehrin adı "Uru Adanıa" olarak kaydedilmiştir. Bu isim, M.Ö. 1650 yıllarına tarihlenen ve Hititlerin kaya kitabelerinde bulunan Boğazköy metinlerinde yer almakta, Adana'nın en az 3 bin 640 yıllık bir geçmişe sahip olduğunu gösteriyor.
Birçok teori var
Adana'nın isminin kökenine ilişkin teorilerden biri, eski çağlarda Seyhan Nehri kıyılarının söğüt ağaçlarıyla kaplı olması ve bu ağaçların "And ağacı" olarak bilinmesine dayanıyor. Diğer bir teori ise, Fırtına Tanrısı "Adad"ın (Tesup) adının, Toroslar ve Seyhan Nehri bölgesine verilmiş olabileceğini öne sürüyor.
Türklerin bölgeye yayılmaları sırasında, bölgeye "Çukurova" adını vermeleri, doğanın insanlara verdiği ilhamın bir örneği olarak görülüyor. Bereketli toprakları ve düz görünümü nedeniyle bu adı alan bölge, Türk kültüründe doğa ile olan ilişkinin somut bir ifadesidir.

Bölgenin diğer tarihi adları "Kilikya" ve "Silisya" ise, zengin kireç (Kilkin) ve çakmak taşı (Silex) madenlerine dayanmaktadır. Bu isimler, coğrafi özellikler ve maden kaynaklarının etkisiyle oluşmuştur.