Gülşen, sahne kıyafetleri nedeniyle hedef gösterilen bir şarkıcı olarak dikkat çekti. Ancak, 25 Ağustos'ta 'halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama' suçlamasıyla tutuklanarak Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi'ne gönderildi. Gülşen, suçlamayı reddetti ve sözleri nedeniyle özür diledi.
Gülşen'in sahne kıyafetleri, kamuoyunda büyük bir tartışma yarattı. Bazıları, kıyafetlerinin ahlaki değerlere aykırı olduğunu iddia ederek eleştirdi, ancak diğerleri sanatın ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini savundu. Bu tartışmaların ardından, Gülşen'in halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçlamasıyla tutuklanması şok etkisi yarattı.
Gülşen, suçlamayı reddetti ve sözleri nedeniyle özür diledi. Özrü, yanlış anlaşıldığı veya hedef alınan kişilere herhangi bir zarar vermek istemediği için olduğunu belirtti. Bu durum, kamuoyunda farklı görüşleri tetikledi. Kimileri, Gülşen'in özrünü samimi buldu ve affedilmesi gerektiğini düşündü, ancak diğerleri hala sözlerinin etik olmadığını savundu.
Gülşen'in tutuklanması ve özrü, toplumda geniş bir yankı uyandırdı. Bu olay, sanatçıların ifade özgürlüğü konusunda ne kadar ileri gidebilecekleri ve sınırların nerede çizilmesi gerektiği gibi önemli soruları gündeme getirdi. Aynı zamanda, ifade özgürlüğü ile toplumun değerleri ve düşünce tarzları arasındaki dengeyi sağlama zorluğunu da ortaya koydu. Gülşen'in durumu, hukuk sistemimizdeki suçlamaların ve cezaların nasıl işlediği hakkında da tartışmalara neden oldu.