Hasan Kandemir samimi ise olur…

Abone Ol

Yozgat’ta “siyasi vefa” dediklerinde akla ilk gelen isimlerden biri AK Parti İl Başkanı Hasan Kandemir gibi görünüyor.
En azından göreve geldiği andan itibaren partisinin dününü bu gününü toparlama gayretinde.
AK Parti’yi Yozgat’tan toparlamak pek mümkün görünmüyor aslında.
Ta, Ankara’dan toparlanması gereken dağınık bir yapıya, görüntüye sahip siyasi mekanizamadan bahsediyorum.
Sayın Kandemir’in göreve geldiğinden bu yana attığı adımlarla “Vefalı siyaset nasıl olur?”un altını çiziyor. Ortaya koyduğu son iradesi ile bu duruşunu pekiştirdi:
Kurucu İl Başkanı Yusuf Bahri Yazarel, önceki dönem başkanları Zekeriya Avşar, Harun Lekesiz, Çelebi Dursun, Yusuf Başer, Çelebi Altuntaş, ayrıca bir dönem milletvekilliği yapmış partinin emektar milletvekillerinden Dr. Osman Coşkun davete icabet etti.
Davetiye istemeden gelen, müsait olan bütün geçmiş isimler bir aradaydı.
Bu bir ev sahibi değil, bir aidiyet tablosuydu. Kandemir samimiyse, bu buluşmaların meyvesi hem Yozgat’a hem kendi siyasi geleceğine döner. Ancak samimiyet yoksa siyasette “görünmeyen yerlerde duran niyetler”, sonunda görünür oluyor.
Usta siyasetçi Cemil Çiçek, vefa üzerine bir kez demişti ki: “Halk gerçek vefayı gördüğünde, menfaat dedikodulari değil, o gönlü hisseder.” Ayrıca o, kamu çıkarı yerine kişisel gündem peşinde koşan zihniyeti eleştirirken, “Toplum adaleti değil, sadece kendi işlerini halletmeyi” izlediğini işaret etmişti
Kandemir, böylesi buluşmalarla geçmişin hatalarını değil, geleceğin omurgasını şekillendiriyor. Anadolu insanına dokunan siyaset böyle bir şeydir: Birbirinin kuyusunu kazmak değil, birbirinin kapısını çalmak.
Ama Yozgat öğretir ki, burada hiçbir şey gizli kalmaz. Ne niyet gizlenir ne de samimiyet taklit edilir. Kim vefalıysa dününü de yarınını da birlikte yazar. Kim siyasi çıkarla burun burunaysa, er geç o maskesi düşer.
Vefa, Anadolu’da sadece bir dua değil; başarıya açılan kapının anahtarıdır. İşte Kandemir, o anahtarı geçmişe uzattı.
Bu vefa tablosunda eksik olanlar var mı? Olabilir.
Ama davet kapısı açık, menüsü samimiyet ve kucaklayıcılık. Hasan Kandemir bu sofrayı kurduysa, bir sonraki adımda davete icabet edenler buna göre pozisyon alacak.
Ve ben inanıyorum ki; bu masa, biri ayrıldığında kırılacak bir masa değil. Ancak yerini bilenlerin oturacağı bir masa olacak.