Hayat Sınavını Kazanmak Bizim Elimizde!

Abone Ol

Her şeye kayıtsız kalıp ahlaki değerleri önemsemeden yaşamak, insanca yaşamak değildir. Öğüt, nasihat ve insanca bir yaşam bazıları için bir anlam ifade etmiyor olabilir. Ancak insan olmanın gereği, onurlu yaşamaktır.

En ufak bir uyarıda, “Sana ne! Hayat benim hayatım, sen benim hayatıma karışamazsın!” deyip ipleri koparmak doğru değildir. Biraz daha sıkıştırılınca evden kaçmak da çözüm değildir. Bu; insana ancak bataklığa götüren bir yoldur.

Aslında hiç kimse “Hayat benim, istediğim gibi yaşarım” deme hakkına sahip değildir. Çünkü insanı yaratan Allah ona bir görev ve sorumluluk yüklemiştir: İnsanca yaşamak. Kur’an-ı Kerim’de belirtildiği üzere: “İnsan, başıboş bırakılacağını ve yaptıklarından hesaba çekilmeyeceğini mi sanıyor?” Ayetinde ifade edildiği gibi, insanın sorumluluğu ve görevi vardır. Hayatı, bedeni ve bütün imkânları bize bahşeden Yüce Allah bunları bize birer emanet olarak vermiş; hesabını da soracağını bildirmiştir.

Geleceğimizi düşünerek yarınlarımız için mal, para, servet biriktirmek ve iyi bir meslek sahibi olmak için yoğun çaba sarf ediyoruz. Evlatlarımız için de aynı gayret içinde oluyoruz.

Aslına bakarsanız; mal, mülk, servet değil, çocuklarımıza bırakabileceğimiz en değerli miras güzel ahlak ve insanca bir yaşamdır. “Edep bir tâc imiş nûr-i Hudâ’dan; giy ol tâcı, emîn ol her türlü belâdan.” Hz. Peygamber (sav) buyuruyor ki: “Bir baba çocuğuna güzel ahlaktan daha üstün bir miras bırakamaz.”

İnsandan güzel ahlakı, namusu, şerefi, haysiyeti, onuru ve insani değerleri aldığınızda geriye ne kalır? Garip bir yaratık… Yani sadece biyolojik bir varlık. Hayvani hislerini tatmin etmeye çalışan bir mahlûk. Allah kimseyi böyle bir duruma düşürmesin.

Kur’an-ı Kerim’de Cenabı Hak buyuruyor ki: “Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun.” Yine Peygamberimiz (sav) şöyle buyurur: “Bir baba evladına iyi bir terbiyeden daha güzel bir miras bırakamaz.”

Aslında insan için en büyük hazine, en değerli miras: İman ve güzel ahlaktır. “İmansız olan beden, paslı yürek sinede yüktür.” Elhamdülillah; Müslüman bir ülkede, Müslüman bir anne babadan dünyaya gelmişiz. Bundan daha büyük bir miras olabilir mi? Bize düşen, bu güzelliği ailece devam ettirmektir.

Ne yazık ki başıboş ve sorumsuz bir gençlik yetişiyor. Sokağın verdiği acı dersler onların üzerinde. Çocuklarımız ahlaki ve imani değerlerden uzaklaşıyor. Edep ve hayayı hiçe sayan bir genç gördüğümüzde içimiz sızlıyor. Namus, şeref, haysiyet, onur ve ahlaki değerleri arıyoruz. Nasihat dinlemeyen, nasihata ihtiyaç duymadığını düşünen bir gençlikle karşı karşıya olduğumuzu söylemek, birçokları için hiç de yanlış olmayacaktır.

Bazen “Bu gidiş nereye?” diye sormadan edemiyorum. Ey insanoğlu! Aslına dön; sorumluluğunu unutma demek istiyorum. Öyle değil mi? İşte bu yüzden diyoruz ki: Çocuklarınıza bırakabileceğiniz en güzel, en anlamlı miras; güzel ahlak ve iman cevheridir. Yavrularınızı bu cevherden, bu zenginlikten mahrum bırakmayınız. Sokağın karmaşasına teslim etmeyin. Sosyal medya denilen bataklığa gömmeyin. Onları; edep, haya ve terbiye gibi en güzel giysilerle donatıp insan olduklarını hissettirin. Şeytani ve nefsani hislerin esiri olmasınlar ki, iki cihanda da mutlu ve huzurlu olsunlar.

Çocuklarımızın Türk ve Müslüman olarak yetişmeleri için gayret gösterelim. İşte en büyük servet budur. Ve bu hayatın devamında bir de ebedi hayat vardır. Asıl hazırlık orası içindir. Hayat sınavını kazanmak bizim elimizdedir.

Ne dersiniz?

Selam ve saygılarımla…