Hayatın sessizliğinde bir muhasebe

Abone Ol

Haftanın ilk günü, yeni bir sabah, yeni umutlarla dolu bir hafta başlıyor. Ama bilirim ki, takvim yaprakları yenilense de hayat dediğimiz şey, su misali akıp gidiyor.
Ömür, dev gibi görünen bir kar kütlesi aslında. Uzaktan bakıldığında heybetli, sarsılmaz bir dağ gibi… Ama yaklaştığında, dokunduğunda, zamanın sıcaklığıyla sessizce eriyip gidiyor.
Bugün biraz dertleşmek, hasbihal etmek istiyorum müsaadenizle.
Kendimizle, hayatla, çevremizle bir muhasebe yapmak istiyorum. Çünkü hepimiz imtihan dünyasının yolcularıyız. Acılar, mutluluklar, heyecanlar, hedefler, hırslar… Hepsi bir bütünün parçaları. Ama günün sonunda hepimizi bekleyen aynı gerçek var, fani dünya, baki olan yalnızca Rabbimizin rızası.
Yozgat’ta her gün gazetemizin sütunlarına düşen vefat haberlerine bakınca bu gerçeği daha yakından hissediyorum. İsimleri bir çırpıda okuyoruz. Kimisine rahmet diliyoruz, kimisini tanımıyoruz bile. Ama tanıdıklarımız, tanıdıklarımızın tanıdıkları, toplumun yakından bildikleri… Onların gidişi bize çok daha farklı bir ayna tutuyor.

SESSİZ GİDİŞLERİN ARDINDAKİ GERÇEK

Nice makam sahipleri, nice para sahipleri, nice güç sahipleri sessiz ve derinden gidiyor bu hayattan. Dün kürsülerde konuşanlar, iş dünyasında imza atanlar, siyasi arenada söz söyleyenler… Bugün aynı listeye bir satır isim olarak ekleniyor. O dev gibi görünen dağların aslında nasıl hızla eriyip gittiğini görüyoruz.
Bu gidiş, bize aslında hayatın ne kadar geçici olduğunu hatırlatıyor. Ama biz, çoğu zaman bu hatırlatmayı dikkate almıyoruz. Kendimizi hırsların, kavgaların, küçük hesapların içinde tüketiyoruz. Sanki ömür hiç bitmeyecekmiş gibi yaşıyoruz. Halbuki bugün adını okuduğumuz bir hemşehrimiz, dün bizimle aynı sokaktan geçen biriydi.
Yozgat’ta yaşayan bizler için bu tablo başka bir sorumluluk da yüklüyor. Birbirimize daha çok sahip çıkmak, daha çok dua etmek, daha çok değer vermek… Çünkü gidişin sessizliği, aslında kalanlara büyük bir çığlık bırakıyor. O çığlığı duymak, sadece kulakla değil, kalple olur.

BİR HATIRLATMA YAPACAKSA: VİCDAN

Hayatın bu akışı bize şunu söylüyor, bugün elimizde olanı yarına bırakma. Barışacaksan bugünden barış, dua edeceksen bugünden et, bir gönül alacaksan bugünden al. Çünkü yarın, belki de bizim adımız bir vefat listesinde okunacak.
Yozgatlı hemşehrilerim, şunu unutmayalım, makam, para, güç, hepsi gelip geçici. Asıl kalıcı olan geride bırakacağımız izdir. O izin adı da vicdandır. Birlikte yaşadığımız bu şehirde, bir gün hepimiz aynı topraklara döneceğiz. Geriye kalan tek şey, birbirimize bıraktığımız iyi ya da kötü hatıralar olacak.
Kıssadan hisseyle bitireyim: “İnsan, dünyada misafir gibidir. Misafir odasına ne kadar eşya sığar?” Bizim eşyamız da ömrümüz de sınırlı. Öyleyse eşyayı değil, insanlığı biriktirelim.
Yozgat’ın sokaklarından yükselen dualar, Yozgatlıların kalbinden geçen hatıralar bir gün hepimizin yol azığı olacak. Gelin, bu haftanın ilk gününü yeni bir başlangıç yapalım. Daha çok sevelim, daha çok paylaşalım, daha çok dua edelim. Çünkü hayat, su gibi akıp gidiyor… Ve geriye yalnızca iyilik kalıyor.