Pisa Üniversitesi öncülüğünde ve Türk ile Britanyalı kurumların katılımıyla gerçekleştirilen kazılar, Hitit medeniyetine dair önemli ipuçları sunuyor.
Araştırmacılar, çocuk kalıntılarının geleneksel bir gömü uygulamasına ait olmadığını belirtiyor. Kalıntılar, kül yığınları, hayvan kemikleri ve seramik parçalarıyla birlikte düzensiz bir şekilde bırakılmış halde bulundu. Proje eş direktörü Anacleto D’Agostino, “Bunlar çukur mezarlar değil, bilinçli olarak bırakılmış kalıntılar” diyerek, bu uygulamanın Hititler arasında çocuklara yönelik farklı bir cenaze pratiğini işaret ettiğini vurguladı.
Dairesel Yapı ve Ritüel Alan
2021 yılında Uşaklı Höyük’ün kuzeyindeki F alanında keşfedilen ve işlevi halen tam olarak anlaşılamayan taş halkalı dairesel yapı, son kazılarla birlikte yeniden gündeme geldi. Yapının Geç Tunç Çağı’ndan itibaren varlığını sürdürdüğü ve çevresinde değişiklikler yapılmasına rağmen kutsallığını koruduğu belirtildi. Yapının çevresinde bulunan çocuk kalıntılarının, bu alanın ritüel amaçla kullanılmış olabileceğine işaret ettiği düşünülüyor.
Koç Üniversitesi’nden arkeolog Valentina Orsi, çocuklardan birine ait olağanüstü iyi korunmuş bir dişin genetik analizinin Ankara Üniversitesi’nde sürdüğünü söyledi. Bu analizlerin, bölge halkının soy geçmişine dair yeni bilgiler sunabileceği ifade edildi.
Fenike Tophet’lerini Andırıyor
Kazı alanındaki düzenleme, Fenike’deki bebeklerin ritüel olarak bırakıldığı “tophet” alanlarını andırsa da, burada urna bulunmaması dikkat çekiyor. Orsi, buranın erken yaşta ölümlerle ilişkili özel bir alan olabileceğini dile getirdi. Alanın, Hititlerin Fırtına Tanrısı’na adanmış kült merkezi Zippalanda ile bağlantılı olabileceği düşünülüyor.
University College London’dan Yağmur Heffron, Hititlerin çivi yazılı arşivlerinde çocuk cenazelerine dair bilgi bulunmadığını belirtti. Ancak Uşaklı Höyük’teki buluntular, Hitit cenaze geleneklerinin bilinen örneklerinden önemli ölçüde farklılık gösteriyor.
Adak Kalıntıları ve Ziyafet İzleri
Yapının çevresindeki çukurlarda at, eşek ve geyik kemiklerine rastlandı. Roma Sapienza Üniversitesi’nden zooarkeolog Claudia Minniti, bu kalıntıların adak amacıyla bırakılmış olabileceğini belirtti. Ayrıca, üst tabakalarda keşfedilen tüm bir at iskeleti ile et ve tahıl kalıntıları, bölgedeki ziyafet veya kurban törenlerinin varlığına işaret ediyor.
Zippalanda Hipotezi Güçleniyor
Kazı alanındaki bulgular, Uşaklı Höyük’ün, antik metinlerde geçen ve Fırtına Tanrısı’na adanmış kutsal kent Zippalanda olabileceği yönündeki teorileri güçlendiriyor. 2017’de keşfedilen çivi yazılı tablet parçası ve granit malzeme kullanılarak inşa edilmiş anıtsal yapılar bu görüşü destekliyor.
Orta Çağ’a Dair İzler de Bulundu
Üst akropolde Demir Çağı’ndan Hellenistik döneme kadar uzanan yerleşim izlerine rastlanırken, alt terasta ise 11. ila 13. yüzyıllara tarihlenen bir Orta Çağ nekropolü ortaya çıkarıldı. Sanduka mezarlarda bulunan bireylerin DNA analizlerinin, Malazgirt Savaşı sonrasındaki demografik değişimlere ışık tutması bekleniyor.
Türkiye ve İtalya tarafından finanse edilen proje, 2026 yılında paleobotanik ve genetik araştırmalarla devam edecek. Proje direktörlerinden D’Agostino, “Her kemik, her tohum, burayı mesken tutan insanların yaşamına dair yeni bir pencere açıyor” dedi.