İftira Atmak

Abone Ol

İftira, gerçeği bilerek çarpıtmak; olmayan bir suçu, söylenmemiş bir sözü ya da yapılmamış bir davranışı bir başkasına yakıştırmaktır. Dilden çıkan birkaç kelimeyle bir insanın onuru, itibarı ve hayatı zedelenebilir. Bu yönüyle iftira, yalnızca bir yalan değil; adaleti yaralayan, vicdanı karartan ağır bir haksızlıktır.
İftira atan kişi, çoğu zaman kendi eksikliğini başkasının üzerine örtmeye çalışır. Kimi zaman kıskançlık, kimi zaman öfke, kimi zaman da çıkar hesapları bu kötülüğe zemin hazırlar. Ancak iftira, kısa vadede sahibine kazanç gibi görünse de uzun vadede en büyük zararı yine ona verir. Çünkü yalan, eninde sonunda gerçeğin karşısında tutunamaz.
İftiraya uğrayan kişi içinse bu durum derin bir imtihandır. İnsan, suçsuz olduğu hâlde suçlanmanın acısını yaşar; güven duygusu sarsılır, kalbi incinir. Fakat tarih ve hayat tecrübeleri göstermiştir ki sabırla ve doğrulukla yürüyenler, er ya da geç aklanır. Hakikat, gecikse de kaybolmaz.
Toplumların ayakta kalması, adalet ve güven duygusuna bağlıdır. İftiranın yaygınlaştığı yerde kardeşlik bozulur, insanlar birbirine şüpheyle bakar. Bu yüzden söz söylemeden önce düşünmek, duyduğumuzu araştırmadan aktarmamak ve adaletten ayrılmamak her bireyin sorumluluğudur.
Unutulmamalıdır ki iftira, en çok masumları yaralar ama en ağır yükü iftiracının vicdanına bırakır. Doğru söz, insanı yüceltir; yalan ve iftira ise sahibini küçültür.