Nerde o eski kışlar diyesimiz geliyor. Dam boyu yağan karlar meğer rahmetmiş kıymetini bilememişiz. O rahmeti o bereketi arar olduk Rabbim afetinden ve felaketinden korusun!
Dünya çölleşiyor iklimler Değişiyor kuraklık insanımizi korkutuyor. Rabbimizin bahşettiği bu nimetleri hor kullandığımızı söylemek mümkün. Çağı ve dünyamızı kirleten yok eden bizleriz maalesef...
Aklınıza gelir miydi Yozgat ta su sıkıntısının yaşanacagi? Ben asla ihtimal vermezdim. Çünkü çeşmelerimızden akan sular ve dam boyu yağan karlar bir yıl boyu akar bağımızı bahçemizi on iki ay boyu sulardi...
Yozgat o günlerden bu günlere geldi ve şimdi su sıkıntısı yaşanıyor sularımız gün aşırı kesiliyor. Rahmet gelmezse belki uzun süre şehre su verilemeyecek Allah korusun !...
Bu konuda bir kaç noktayı ifade edelim. Birincisi en çok dile getirilen konu şu kaçakların ve su israfının fazla olması. Kaçakları kontrol edip gidermek belediyeye, su israfini azaltmak da vatandaş olarak bize düşüyor. Arızalı musluklar giderlmeli boşa akan suyumuz kalmamalı, su tasarrufu yapmak insanı ve vatandaşlık görevimiz olmalıdır.
Barajlar ve göletler yağış olmadığı için yetersiz hale geldi. O zaman yapılacak iş yeni çözüm yolları aramak olmalı. Yeni barajlar yeni göletler ve yeni kuyular açılmalı ki şehir Susuz kalmasın. Bu konuda Devlet Su İşleri ile ortak bir çalışma yapılabilir. Yoksa gelecek yıllar bizim için daha büyük sıkıntıları doğuracaktır. Şimdiden önlem alınmalıdır.
Şuan çevremizin en büyük barajı Esenli barajı olarak gözüküyor. Buradan şehrimize su aktarımı gündeme gelebilir. Burası çok uzak diye düşünülüyorsa mevcut barajlar genişletilerek yeni su kaynakları araştırılmalıdır.
Susuz hayat olmaz Susuz yaşam asla düşünülemez. Bu gerçeği bildigimize göre yeni tedbirler alıp yeni kaynaklar araştırmak gerekiyor. Bizim en büyük sıkıntımız işin ehlini çağırıp çözüm yolları düşünmemek...
Malesef siyasi bağnazlığımız var bu durum da işin ehli ve uzmanı olanları göreve getirmeyi engelliyor!...
Ülke bizim memleket bizim şehir de bizim ama siyaset adına bir kırgınlıklarımız var. Senin adamın benim adamim senin partin benim partim çekişmesiden kurtulamıyoruz. Aynı şehir de aynı ülkede yaşıyoruz ama el ele gönül gönüle verip geleceğe birlikte yürümekten ne hikmetse kaçınıyoruz. Ülkede siyaset kör bir dövüşe dönüştü, kıran kırana tabiri... bütün sıkıntı da işte burda.
Diyeceğimiz o ki ülkenin geleceği bizlerin elinde gelişerek, kalkınarak. İnsanca bir yaşam arzu ediyorsak kucaklaşmak el ele vermek birlikte hareket etmek zorundayız. Şartlar ağırlaşıyor yaşam zorlaşıyor bu zorluklari omuz omuza vererek el ve gönül birliği ile aşabiliriz, bunun başka yolu yok...
Sizin bildikleriniz varsa buyurun siz de söyleyin başım gözüm üstüne...