İnsan, yaptığından mesuldür

Abone Ol

Demek ki belâ, günâhlarımız yüzünden geliyorsa da, gönderen yine Allah’tır. Âyet-i kerîmenin devamında ise, “Allah çoğunu da affeder” buyuruluyor.
Bazıları, kötülükleri, nefsimizin yarattığını söylüyorlar. Hâşâ, Allah’tan başka yaratıcı yoktur. Günâhlarımızın ve nefsimizin kötülükleri sebebiyle Allah belâ veriyor. Günâhlarımız ve nefsimiz, sadece sebep oluyor.
Ateistin de, Cebriye fırkası gibi, âyetleri yanlış anlayıp, “Allah, bize, zorla günâh işletiyor, bizi zorla kâfir yapıyor” demesi çok yanlıştır. Şu şiir, âdetâ, Nahl sûresinin 33. âyet-i kerîmesini açıklamaktadır:
Hâşâ zulmetmez, kuluna Hudâ’sı,
Herkesin çektiği, kendi cezâsı.
İnsanların kimi, içki içiyor, kumar oynuyor, hırsızlık ediyor. Kimi de, hiçbirini yapmıyor. Bunları Allah mı yaptırıyor, yoksa bizzat kendi irâdeleri ile mi yapıyorlar? Cebriye’nin ve ateistin, “Allah yaptırıyor” demeleri yanlıştır. Cezâyı ve mükâfâtı veren Allah ise de, suçları ve sevapları işleyen insanların kendileridir.
Ateistin sorduğu âyeti, Ehl-i sünnet âlimleri şöyle açıklıyorlar:
“Allah, dilediğini hidâyete kavuşturur, dilediğini de, sapıklıkta bırakır.”
Burada, Allahü teâlânın dilemesinden maksat, onların sapıklıkta kalmasını istemek, beğenmek demek değildir. Onlar, kendi irâdeleriyle, sapıklıkta kalmak isteyince, Allahü teâlâ da, bunu irâde edip yaratıyor.
Bunun gibi, “Siz, Allah’ın dilediğini arzu edersiniz” meâlindeki âyet-i kerîmeye de, Ehl-i sünnetin iki büyük akâid imâmından biri olan İmâm-ı Mâtürîdî hazretleri, “Allahü teâlânın irâdesi, sizin irâdenizle beraberdir. Siz irâde edince, Allahü teâlânın irâdesini hâzır bulursunuz” diye mânâ vermektedir.
Demek ki, Allahü teâlâ, doğru yola gitmek isteyeni doğru yola, yanlış yola gitmek isteyeni yanlış yola iletiyor.
Konunun daha kolay anlaşılması için, şöyle bir örnek de verelim:
Cehenneme gidecek işler yapıp Cehenneme giden trene bineni, Cehenneme götürüyor. Cennete gidecek işler yapıp Cennete giden trene bineni, Cennete götürüyor. Treni yapan, çalıştıran ve götüren Allahü teâlâdır. İncelik buradadır. Yani “Kim nereye gitmek isterse, biz onu oraya götürürüz” deniyor. Ama zorla götürmüyor, binenleri götürüyor. Kişi, amelleriyle neresi için bilet almışsa oraya götürüyor. Birlik ve beraberlik içinde olmanın önemi

Dinimizde birlik ve beraberlik içinde olmanın yeri çok önemlidir. Devletimizin güçlendiği, milletimizin birlik beraberlik içerisinde olduğu zamanlara hep fitneciler ortaya çıkarlar. Vatan ve millet düşmanlarının oyununa gelen kimseler, böyle fitneye alet olabilir. Hadis-i şeriflerde mealen buyuruldu ki:
(Toplulukta, birlik ve beraberlikte rahmet var, ayrılıkta ise azab-ı ilahi vardır.)
(İki kişi bir kişiden, üç kişi iki kişiden hayırlıdır. O hâlde birlik olun!)
Hangi iş olursa olsun, toplulukla birlik ve beraberlik içinde hareket etmekte çok faydalar vardır.
Atalarımız, “Sürüden ayrılanı kurt kapar” buyurmuşlar. Kurt, çobanı olan sürüye saldıramaz. Sürüden ayrılan yanar. Peygamber efendimiz, (İnsanın kurdu şeytandır) buyuruyor. Eğer topluluktan ayrılırsak, ayrı düşersek, bizi de o şeytan kapar. Allahü teâlâ doğru yolda olan bir topluluğun içine şeytanın girmesini yasaklamıştır. Bu topluluğun içine şeytan giremez. Onları bozamaz; çünkü hepsi aynı şeyi düşünüyor, hepsi aynı şeyleri paylaşıyorlar.
Eğer içlerinden bir tanesi farklı düşünürse, farklı konuşursa, şeytan gider ona bulaşır. Nasıl ki sürüden ayrılan koyunu kurt kaparsa, bir topluluktan ayrı olanı da şeytan kapar. O da artık o insanlara karşı kötü düşünmeye, tenkit etmeye yani muhalefete başlar. Muhalefetle kalsa yine iyi, bu sefer, bir müddet sonra, her şeyini borçlu olduğu o kapıya düşman olmaya başlar. Düşmanlığı öyle artar ki; sonunda bu düşmanlık din düşmanlığına dönüşür. Allahü teala muhafaza eylesin!
Birlik ve beraberliğimize zarar verirsek, bozarsak, işte o zaman kaybedenlerden oluruz. Peygamber efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki:
(Şu üç şeyi yapanlar, her işte başarılı olurlar: 1- Yapacakları her işi Allah rızası için yaparlarsa.
2- Birlik ve beraberlik içerisinde olursa.
3- Doğrudan hiç ayrılmazlarsa.)
Demek ki, doğrudan ayrılmayarak, birlik ve beraberlik içinde, yapılacak işleri Allah rızası için yapanlar, her işte başarılı olurlar...