Yozgat’ın doğusunda yer alan Kadışehri ilçesi, zengin tarihi geçmişi ve köklü yapısıyla tarih meraklılarının ilgisini çekmeye devam ediyor. Osmanlı döneminden günümüze kadar uzanan hikayesiyle dikkat çeken ilçe, aynı zamanda önemli bir ilim ve kültür merkezi olarak da biliniyor. Peki, Kadışehri’nin tarihi kökeni nedir ve hangi soydan geliyor?
Kadışehri’nin İlk İzleri Tunç Çağı’na Uzanıyor
İlçenin güneyinde yer alan ve Tunç Çağı’na tarihlenen iki çatal höyük ile tarım arazisinde bulunan bir yassı höyük, bölgenin tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yaptığını ortaya koyuyor. Bu arkeolojik alanlar, 22 Kasım 1995 tarihinde Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından sit alanı ilan edilerek koruma altına alındı.
Osmanlı Döneminde Önemli Bir İlim Merkeziydi
Kadışehri, 1904 yılında nahiye merkezi olarak tanımlandı. Osmanlı İmparatorluğu döneminde önemli bir ilim ve kadı yetiştirme merkezi olarak bilinen ilçe, özellikle 1920-1930 yılları arasında kurulan medreseyle dikkat çekti. Bu medresenin müderrisi Davut Karadavut, Sivas Kongresi’ne Zile sınırlarında yer alan Kesikköprü köyünü temsilen katıldı.
İdari Değişikliklerle Dolu Bir Tarih
1921 yılında Devecidağı adıyla ilçe statüsü kazanan Kadışehri, aynı yıl Tokat iline bağlandı ve Çekerek ilçesi buraya dahil edildi. Ancak 1922’deki güvenlik sorunları nedeniyle Devecidağı ilçesi kaldırıldı ve ilçe merkezi Hacıköy olarak değiştirildi. 1926’da yeniden ilçe merkezi olan Kadışehri, daha sonra statüsünü yitirerek Sorgun’a bağlandı ve nahiye konumuna düştü.
Cumhuriyet Döneminde Yeniden Yapılanma
Cumhuriyet'in ilanının ardından Kadışehri’de 1935 yılında ilkokul, 1950'de sağlık ocağı ve hayvan pazarı açıldı. Tarım kredi kooperatifi, karakol komutanlığı ve nüfus memurluğu da bu dönemde faaliyete geçti. Artan nüfusla birlikte 6 Haziran 1976'da belediye statüsü kazanan ilçe, 20 Mayıs 1991 tarihli kanunla tekrar ilçe unvanını aldı ve bugünkü idari yapısına kavuştu.
Kadışehri Hangi Soydan Geliyor?
Kadışehri’nin doğrudan bir soydan gelip gelmediğine dair kesin belgeler bulunmamakla birlikte, isminin "kadıların şehri" anlamına gelmesi, ilçenin Osmanlı döneminde ilim ve hukuk alanında önemli bir merkez olduğunu ortaya koyuyor. Bu da bölgeye, yüksek tahsil görmüş kadıların ve alimlerin yerleştiği bir yer olarak bakılmasına neden oluyor.