Kasabın Cömertliği

Abone Ol

İstanbul’da çalışırken, bende arkadaşlarıma uğrar hal, hatır sorarım. Çalıştığım yere yakınlardı. Bir gün arkadaşlarım, kasaba bugün sen git Hüseyin dediler. Olur gideyim dedim. Kasaba varınca, nerelisin gardaş diye sordu.
Yozgatlı’yım dedim. Bir kilo et verir misiniz dedim. Kasabın kalfası eti keserken, kasap bunlara biraz fazla ver. Bunlar okula gidiyor diyerek bize yardımcı olmak istedi. Kalfa iki kiloyu geçkin et verdi. Eve geldim, bu ne gardaşım iki kilo et almışsın diye söylediler. Kasap verdi, bu çocuklar gariban diye. Sonra her zaman et almaya beni gönderdiler. Çünkü kasap onlara tam kilo veriyor, ben gidince fazla veriyor.
Arkadaşlar, Mahmut Orhon, Mustafa İpekel, Mehmet Bahçeci, Kadir Köseoğlu. Ben Mehmut abiye, abi bu ette eşkilik var. Sen anlarsın, doktorsun abi diye defalarca anlattım. Mahmut abi, bana bak kardeşim niçin ette eşkilik olur biliyor musun.
Hayvanlar dağlarda kekik yer. Onun için ette eşkilik olur diye bizi ikna etmek için mücadele ederdi. Bir gün yine beni kasaba gönderdiler. Sana çok veriyor diye. Bende gittim.
Kasaba vardım, ne göreyim kasabın kapısında kocaman mühür var. Hemen komşusuna sordum. Kasap niçin kapalı diye. Komşu ne yapacaksın diye sordu. Et alacaktım kaç aydır alıyorsun eti diye sordu. Altı aydır alıyorum deyince kasapta tam altı aydır at eti satardı deyince inanın, dondum kaldım.
Evve geldim, Mahmut abi et nerde, niçin almadın diye sordu. Sizlere sürprizim var dedim. Hepsi başıma toplandı. Abiler biz tam altı aydır at eti yiyormuşuz deyince öyle şaşırdık ve güldük. Sinirlerimiz boşaldı. Yani alt ay at eti yiyorduk. Doktor Mahmut abi bile bilemedi. Bütün arkadaşlara saygı ve sevgilerimle.. Vefat edenlere Allah’tan rahmet dilerim.
MÜJDEYİ VERDİ HEDİYEYİ KAPTI
Topçu köyünden Durak Çelik babası Osman Çelik, Almanya’da çalışıyor. Durak Çelik evin çobanı. Sekiz dokuz yaşlarında inek ve camız güdüyor. Köyün meralarında çayırın bol olduğu yerlerde camız yayıyor. Ama camızın biri balaklacı. Bugün, yarın balaklar. Aman oğlum her klikte yay yoksa camızın balağı ziyan olur. Taslı tarlada yayma derler.
Bir gün sonra camız balaklar yumuşak tarlada, balaklarken Durak korkudan bir şey olmasın diye balağı kucağını açar, camız balaklara gücü yetmez. Arka üstü düşer. Balak kucağında camız geri döner, balağını koklar, köyden biri yardım eder. Heybenin gözüne balağı yükler,bir gözüne de Durak’ı kor. Camızlar arkada bunlar heybenin içinde, eşeğin sırtında köye gelirler.
Kapının önüne gelince çağırır, ana ana gözün aydın camız balakladı diye bağırır. Annesi gelir, hediyeyi müjdelediği için bir yumurta verir. Hemen yumurtayı alır, bakkala gider, alışverişte kırık leblebi alır. Onun için en karlı gün o gündür. Sevinerek eve gelir. Cebinde bir cep dolusu leblebi. Babası Osman amca sonradan Almanya’dan gelir, işini kurar. Büyükişadamı olur. Memlekette sevilen, sayılan bir insan. Bakgörler şirketini kurar. Çimento fabrikasını kuranlardan değerli biri idi. Allah rahmet eylesin. Allah cennet mekan eylesin.
Sevgilerimle..