Soylu, kekemeliğin yüzyıllardır var olan bir akıcılık bozukluğu olduğunu belirtti. Özellikle çocuklar arasında iletişim bozukluğuna ve özgüven eksikliğine yol açan bu durum, okul başarısını da olumsuz etkileyebilir. Tedavi edilmezse, bu sorun erişkinlik dönemine kadar sürebilir.
İki ana kategoriye ayrılıyor
Kekemelik, akıcılık bozuklukları içinde kekemelik ve hızlı bozuk konuşma olarak iki ana kategoriye ayrılır. Edinilmiş kekemelik, nörojenik ve psikojenik olmak üzere iki alt kategoriye ayrılırken, gelişimsel kekemeliğin kesin nedenleri hala tam olarak bilinmemektedir. Ancak, genetik ve çevresel faktörlerin etkili olduğu düşünülmektedir.
Her ne kadar hepimiz konuşurken zaman zaman takılsa da veya kelimeleri tekrarlasa da, bu durumun şiddetli olması akıcılık bozukluğunu gösterebilir. Kekemelikle birlikte baş sallama, göz kırpma ve ayak vurma gibi ek davranışlar da görülebilir. Soylu'ya göre, dil gelişiminin yoğun olduğu dönemde başlayan kekemelik, erkeklerde kızlara göre daha yaygın olarak görülmekte ve bu oran yaşla birlikte artmaktadır.
Kekemelik, bireyin sosyal-duygusal gelişimini olumsuz etkileyebilir, özellikle okul döneminde. Bu nedenle, erken dönemde müdahalenin önemi büyüktür. Erken müdahale, kekemelik şiddetini azaltma ve ek davranışları kontrol etme açısından kritik bir rol oynamaktadır.
Almila Soylu, son olarak Yozgat Şehir Hastanesi'nin akıcılık bozukluğu yaşayan bireylere her yaş döneminde danışmanlık, değerlendirme ve terapi hizmeti sunduğunu belirtti.