Kıbrıs Türkü Türkiyesiz Ayakta Kalamaz!

Abone Ol

Kıbrıs sorunu, adanın yerleşik nüfusu olan Kıbrıslı Türk ve Rumlarca 1960’ta kurulan ortak Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Türk ve Rumlarca birlikte yönetilmesi mutabakatının terk edilerek adanın Rumlarca tek taraflı idare edilmesi ve Yunanistan’a bağlanmasını hedefleyen girişimlerin doğurduğu uluslararası bir sorun olarak ortaya çıkmıştır.

Kıbrıs Türk halkı, 1804–1974 döneminde Rumların insanlık dışı suçlarına; yaygın bir soykırıma, katliamlara ve zorunlu göçlere maruz kalmıştır. Bu çalışmada, Türkiye’nin soydaşlarını kurtarmak için icra ettiği 1974 Barış Harekâtı sırasında Rumlar tarafından Kıbrıs Türklerine karşı işlenen soykırımlar ele alınmaktadır.

Olaylar büyüyüp Rumlar Kıbrıslı Türklere soykırım yapmaya başlayınca, 20 Temmuz 1974 sabahı Kıbrıs Harekâtı’nda Türk Silahlı Kuvvetleri’ne bağlı birlikler adaya 5 Mil Plajı’ndan (günümüzde Çıkarma Plajı) çıkarma yapmıştır. Adından da anlaşılacağı üzere burası Girne’nin 5 mil (8 km) batısındadır. Üç gün boyunca (20–22 Temmuz 1974) Türk ve Rum kuvvetleri 5 Mil Plajı’nda çarpışmış; Kuzey Kıbrıs’ta belirli bir bölge kurtarılarak Kıbrıslı Türklerin güvenliği sağlanmıştır.

Yunanistan’ın başkenti Atina’da Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY), İsrail ve Yunanistan dışişleri bakanlarının bir araya gelmesi ve bölgede terör örgütü EOKA’nın mirasçılarının yeniden savaş çağrıları yapmasının ardından Güney Kıbrıs’ta gerilim tırmandırılmıştır.

Günümüzde; KKTC’deki bir okulda yaşanan başörtüsü krizi sonrası bazı Türk devletlerinin Güney Kıbrıs’ı tanıyarak elçilik atamaları da dikkatleri üzerine çekerken, “Güney Kıbrıs’ta yeni bir plan mı devreye giriyor?” soruları akıllara gelmektedir.

Peki Türk devletleri neden Güney Kıbrıs’ı tanıdı? Güney Kıbrıs’ta neler olacak? İsrail’in Kıbrıs’a yönelik hareketleri de dikkat çeker hale gelmiş; adanın yeniden çıbanbaşı haline geleceği endişesi doğmuştur.

Türkiye, Kuzey Kıbrıs Türk devletinin tanınmasını ve Kıbrıslı Türklerin koruma altına alınmasını istiyor. Adada iki devletli bir çözümden yana olduğunu ifade ederek Kıbrıslı Türklerin yanında olduğumuz mesajları verilmektedir.

KKTC Yüksek Seçim Kurulu’nun açıklamasına göre cumhurbaşkanlığı seçimini Cumhuriyetçi Türk Partisi Genel Başkanı Tufan Erhürman kazanmıştır. Bu sonuçlara göre seçimi kazanan Tufan Erhürman, yaptığı ilk açıklamada, “Dış politika elbette Türkiye’yle yakın istişareyle yürütülecek, bundan kimsenin kuşkusu olmasın” demiştir.

Kıbrıs üzerinde oynanmak istenen oyunlar, Türkiye ve Kıbrıs Türkleri tarafından asla kabul edilemez. Osmanlı İmparatorluğu, 1897 savaşından galip çıktığı halde barış masasında Girit’te uluslararası yönetimin temsilcisi sıfatıyla Yunan Prensi’nin hâkimiyetine izin vererek egemenlik haklarını kaybetmiş; adada yaşayan Müslümanların katledilmesine neden olmuştur. Eğer Kıbrıs’ın kaderi de Girit’e benzerse, bu vebalin altından ne Kıbrıs ne de Türkiye kalkabilir. Bu sebeple hem Ortadoğu’nun hem de Akdeniz’in güvenliği için Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin uluslararası arenada tanınması ve KKTC’nin güçlenmesi bizim için hayati önemdedir. Kıbrıs Adası Rumlara bırakılamaz ve Kıbrıs Türkü kaderine terk edilemez.

Türkiye Cumhuriyeti olarak her zaman ve her konuda Kıbrıslı Türklerin yanında olduğumuzu dile getirip Kıbrıslı kardeşlerimize “sizinleyiz” mesajı verilmelidir. Orada yaşanılacak Türkiye karşıtı hadiselere de asla göz yumulmamalıdır.