Bir ülkede asgari ücretle geçinmeye çalışan insanların barınma hakkı, vicdani sorumlulukların en başında gelir. Ne acıdır ki bugün bir evin kirası, bir insanın tüm maaşından fazla olabiliyor. Bu nasıl bir adalettir? Ev sahipleri, Allah’tan korkmadan, nasıl olur da bir insanın geçim kaynağını aşan rakamlar talep edebiliyor? O kiracı, kalanla nasıl geçinecek, hiç mi düşünülmüyor?
Bir evde sadece kira mı var? Okul masrafları, pazar, ekmek, su, elektrik, doğalgaz faturası… Bunlar temel ihtiyaçlar. Bir aile yalnızca kirayı ödeyerek yaşayamaz. Eğer tüm maaşını kiraya veriyorsa, bu insan nasıl hayatta kalacak? Geriye ne kalacak?
Müslüman bir toplumda yaşıyoruz. Bizim ölçümüz "Komşusu açken tok yatan bizden değildir" hadisi olmalı. Ne yazık ki bugün bazı insanlar, "Bana dokunmayan yılan bin yaşasın" zihniyetini benimsiyor. Bu, insanı insan yapan değerlere aykırıdır.
İnşaat sektörü hız kesmeden bina dikiyor ama fahiş fiyatlar yüzünden bırakın ev almayı, insanlar artık kiralık ev bile bulamıyor. Peki bu durum nereye varacak? Geçim sıkıntısı, umutsuzluk ve çaresizlik insanları suç işlemeye yönlendirmiyor mu? Hırsızlık, gasp, dolandırıcılık gibi olayların ardında yatan sebeplerin başında bu sistemsiz düzen gelmiyor mu?
Bir ülkede suç oranı artıyorsa, önce bu suçlara neden olan sistem sorgulanmalıdır. Bir kişi açsa, çaresizse, işsizse, borç batağındaysa; önce onu bu hale düşürenlerden hesap sorulmalıdır. Hükümetler, yöneticiler bu vebalin altında kalır. Çünkü adalet sadece suçluyu cezalandırmak değil, insanı suça iten şartları da ortadan kaldırmaktır.
Bir yandan “aile önemli” deyip, üç çocuk tavsiye edilirken; öte yandan yüksek kiralar yüzünden gençler ne evlenebiliyor ne de çocuk sahibi olmak istiyor. Bu nasıl bir çelişkidir? Aileye gerçekten önem veriliyorsa, kiralar da asgari ücretin yarısını geçmemelidir. Hatta ideal olanı, bir insanın aldığı maaşın en fazla üçte birini kiraya vermesidir.
Bir de halkımızı bilinçsizce özentiye sürükleyen reklamlar, yabancı marka sevdası, tüketim çılgınlığı var. Gençlerimiz marka peşinde, Yahudi markalar zengin olurken, bizim insanımız borç içinde yaşıyor. Bu gidişat fakirliğin, aile çöküşünün ve değer yozlaşmasının ta kendisidir.
Artık bir yerden başlamalı. Devletin, halkını koruyan, evsiz bırakmayan, geçim derdine düşürmeyen adımlar atması gerekir. Ev sahiplerini de vicdana davet ediyorum: Allah, bir başkasının hakkını gasp edenin hesabını mutlaka sorar.
Ev kiraları düşerse, ev fiyatlarıda düşer, yada ev fitatları düşerse ev kiraları da düşer. Herkes kafasına göre zam yapıyor sanki ülkem başı boş bırakılmış gibi, kimsenin dur demeye yetkisi yokmuş gibi...
Allah sonumuzu hayır eylesin.