Kıyamet artık hocalardan değil, esnaftan kopacak!

Abone Ol

​Halk arasında sıkça duyduğumuz, adeta bir halk söylemi haline gelmiş meşhur bir sözü hepiniz duymuşsunuzdur: “Kıyamet hocalardan kopacak.” Toplum, dinin temsilcisi olarak gördüğü hocaların özel yaşantılarında ufak bir yanlış, küçük bir hata veya insani bir kusur gördüğünde hemen bu söze sarılır; meseleyi dünyanın sonu gelmiş gibi büyütürde büyütür.
​Peki, biz başkasının özelindeki hatayı büyüteçle ararken, çarşıdaki, pazardaki o devasa ahlak yangınını ne zaman göreceğiz? Ben diyorum ki; o kıyamet artık hocalardan değil, vicdanını cüzdanına hapsetmiş esnaftan kopacak!
​Bugün öyle bir noktaya geldik ki, artık esnafa olan güvenin zerresi kalmadı. Çünkü artık “fırsatçılık” bir ticaret stratejisi haline geldi:
​Deprem olur; çadır ve battaniye fiyatları ikiye katlanır.
​Barınma ihtiyacı artar; kiralar uçar, ev fiyatları akılalmaz noktalara gelir.
​Ramazan gelir; rahmet ayı gıda zamlarıyla zahmet ayına dönüştürülür.
​Okullar açılır; kırtasiye ve forma fiyatları velinin belini büker.
​Acı olan şudur: İnsanların acısı, esnafın “altın vuruşu” haline gelmiş durumda. Felaket anında el uzatması gereken el, cebe uzanıyorsa orada insanlık bitmiştir.
​Gözlerimin önünde cereyan eden şu tablo ticaretin değil, vicdanın iflasıdır: Aynı cadde üzerinde, bir ürüne tam üç farklı fiyat dediler. Biri “piyasa böyle” diyor, diğeri “maliyet”, öteki ise gözünü karartmış “ne tutturursam” diyor. Mesafe sadece elli metre ama fiyat uçurum. Bu artık serbest piyasa değil; vatandaşı pusuda bekleyip avlama mantığıdır.
​Aldığı mala üç-dört misli zam koyan, toptancıdan ucuza alıp “yarın zam gelecek” bahanesiyle fahiş fiyatla satan esnaf, bu ağır yükün altından nasıl kalkacak? Hocanın küçük bir hatasına “kıyamet” diyenler, binlerce insanın rızkından çalınan o haksız kazançları hangi kılıfa uyduracak acaba ?
​Unutmayın; haksız yere eklenen her kuruş, o malı çocuğuna götürmek için ter döken bir babanın sadece cebinden değil, ömründen ve huzurundan çalınmıştır.
​Esnaf aslında , mahallenin güveni, sokağın sigortasıdır. Ancak depremde battaniyeye, Ramazan’da ekmeğe göz diken bir anlayış, toplumun temeline dinamit koymaktadır. İnsanların esnafa güveninin kalmadığı bir dönemde, toplumsal kıyamet zaten kapıdadır.
​Hocalardan kıyamet kopar mı bilinmez ama vicdanını kasaya kilitleyenlerin elinden insanlığın kıyameti çoktan kopmuş. Terazisi bozulanın, dünyası da ahireti de hüsrandır.
Önemli not:
“Ahilik kültürünü yaşatan, elini vicdanına koyarak tartısını tutan o dürüst esnaflarımızı tenzih ederim. Onlar, bu karanlık tabloda toplumun hâlâ ayakta kalan nadir sütunlarıdır.”