Kredi kartı kullanıcılarının yaygın olarak tercih ettiği nakit avans işlemi, bankalar tarafından riskli bir finansal davranış olarak değerlendiriliyor. Uzmanlara göre bu işlem, kredi notunu ciddi şekilde etkileyebiliyor ve kişilerin hem kredi kullanma kapasitesini hem de bazı sözleşmeli hizmetlere erişimini kısıtlayabiliyor. Özellikle son aylarda artan enflasyon ve geçim sıkıntısı nedeniyle pek çok kişi bu yönteme başvursa da, uzun vadede bu tercih finansal açıdan olumsuz sonuçlar doğurabiliyor.
Kredi kartından çekilen nakit avans, bankalar tarafından kişinin acil nakit ihtiyacı olduğu şeklinde yorumlanıyor. Bu durum, finansal güvenilirliğe gölge düşürüyor ve kredi skoru üzerinde negatif bir etki oluşturuyor. Kredi notundaki düşüş ise yalnızca bireysel kredileri değil; araç alımları, konut kiralama süreçleri, telefon hattı gibi sözleşme gerektiren birçok alanda engel teşkil edebiliyor.
Bankalar Bu İşlemi Risk Sinyali Olarak Görüyor
Finans uzmanları, kredi kartından yapılan nakit avans çekimlerinin genellikle zararsız gibi görülse de, bankaların bu işlemi riskli bir davranış olarak algıladığını vurguluyor. Sistem, bu tarz işlemleri kredi notunu belirleyen algoritmalarda olumsuz olarak değerlendiriyor. Çünkü bu durum, kişinin gelirine göre harcama ya da borçlanma dengesini sağlamakta zorlandığı yönünde bir sinyal veriyor.
Kredi puanında yaşanan düşüş, banka kredilerine erişimi zorlaştırmakla kalmıyor; aynı zamanda kişinin ekonomik durumuna ilişkin güven algısını da zedeliyor. Özellikle kredi kartı limitinin tamamına yakın bir şekilde kullanılması, borçların düzensiz ödenmesi ve sık sık nakit avans çekilmesi gibi alışkanlıklar kredi puanını kısa sürede aşağı çekebiliyor.
Uzmanlar Uyarıyor: Kredi Notu İçin Bu Alışkanlıklara Dikkat
Kredi notunu güçlü tutmak isteyenler için uzmanlar bazı önerilerde bulunuyor. Bunların başında, kredi kartı ödemelerinin düzenli yapılması yer alıyor. Gecikmeye düşen borçlar, kredi skorunu olumsuz etkileyen en büyük etkenlerin başında geliyor. Ayrıca kredi kartı limitinin tamamını değil, en fazla yüzde 30’unu kullanmak daha sağlıklı kabul ediliyor. Bu oran, bankaların risk değerlendirme süreçlerinde olumlu bir izlenim bırakıyor.
Bunun yanı sıra, geçmişe dönük hesapların mümkünse açık bırakılması, kredi geçmişinin daha uzun ve güçlü görünmesini sağlıyor. Kredi raporunun düzenli aralıklarla kontrol edilmesi ise olası hataların erken fark edilmesini ve düzeltilmesini kolaylaştırıyor.
Özellikle son dönemde artan ekonomik baskılarla birlikte kredi notu, sadece finansal işlemler için değil; ev kiralama, cep telefonu alımı, hatta bazı iş başvurularında bile önemli bir kriter haline gelmiş durumda. Bu nedenle, kredi kartı işlemlerini dikkatli ve bilinçli şekilde yönetmek, bireylerin uzun vadeli mali sağlığı açısından büyük önem taşıyor.




