Konuşmadıklarımız – Bozok Üniversitesi büyürse…

İsterseniz önce Yozgat Bozok Üniversitesi ile başlayalım.
Meslek hayatım boyunca şu gerçeği savundum: Bozok Üniversitesi Büyürse Yozgat büyür.
Bu gerçeği savunurken aynı zamanda fazla duysal baktığımı da biliyordum. Büyüme sancısı yaşayan her yapıda olduğu gibi üniversitemizin yarınları da çok fazla toz pembe olmadı.
Gerek kendi içinde, gerekse genel konjektörün neden olduğu gerçeklerin olumsuzlukları altında, gerekse siyasetin pıtraklı dünyasında büyümeye çalışan bir üniversite gerçeği ile karşılaştık.
Her şeye rağmen ve tüm engelli yapılara, güruhlara, olaylara rağmen sistem kendi içinde yenileniyor bir şekilde kabuk değiştiriyor.
Biz istemesek de üniversite kendi içinde büyüyor.
Bu duruma en çok da bir dinamik yapının, yöneticinin, ekibin, inanmış ruhun dokunuşu vesile oluyor.
Yozgat Bozok Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Evren Yaşar’ın Ankara’daki tecrübesi üniversiteyi var eden ana arterlere yansıdıkça üniversite kendi içindeki engelli yapısına, zor dünyasına rağmen ivme kazanıyor.
Her yeni gelişmeyi heyecanla takip ediyoruz, beklentilerimiz, umutlarımızı sürekli canlı tutuyor.
Umuyor ve temenni ediyoruz ki, Sayın Yaşar ve ekibinin ortaya koyduğu o yoğun mesai, sınırların üstünde, perdenin arkasında yürütülen yoğun Ankara trafiği Yozgat Bozok Üniversitesi’ne çok şey kazandıracaktır.
Bize düşen o iradenin yanında güçlü durabilmek, şehrin doğal dünyasında ortaya çıkabilecek engelli yapıya, geçmiş zamandaki tecrübeleri de göz önüne alarak destek olabilmek.
Hülasa Bozok Üniversitesi büyürse Yozgat büyür.
Şimdilik ivme pozitif, gelişmeler olumlu yönde.
BU ŞEHİR NE YOBAZ NE DE ATATÜRK’TEN CEZALI!
Yozgat üzerinden yaftalar üretmek öylesine kolay, öylesine sınırsız ve kemiksiz ki, yeter ki küçük bir olumsuzluk yaşanmaya görsün.
Yıllarca ‘Atatürk’ten cezalı Yozgat’ ve ‘Yobaz Yozgat’ yaftaları altında ezildik durduk. Sürekli karşımıza çıktı, zorla üzerimize yapıştırılmaya çalışıldı.
Vatan için kurşunların önüne atlayan, vatanın bir karışı toprağı uğruna anaları evlatsız, evlatları babasız bırakan Yozgat, Atatürk’ten ceza alır mı kardeşim. Ya da Atatürk vatan şehrine ceza verir mi?
Ne Atatürk Yozgat’a ceza verdi ne de Yozgat yobazlar şehri kardeşim!
Yozgatlılar’ın da bir müddet sonra inandırıldığı büyük bir yalan ve safsatadan bahsediyorum.
Yozgat yobazmış, açın bakın tarihin sayfalarına; şehrimizin eğitim zenginliğine, kültürel zenginliğine, kayak yapabilecek kadar sporcu duruşuna, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e farklılıkları bünyesinde barındırabilen insancıl duruşuna öyle konuşun.
Son günlerde internette gereksiz bir haberle Yozgat ismi yaftalanıyor.
Kırıkkale, Çorum’u da komşu şehirler olması hasebiyle Yozgat’ın yanına katık etmişler, sırf dikkat çeksin diye anlamsız bir düğün yaşanmışlığını Yozgat’ın kültürü olarak yansıtmaya çalışıyorlar.
Neymiş efendim, gelin eve getirildiğinde damadın anne ve babası güreş tutuyormuş. Anlamsız, gereksiz, bugüne kadar görmediğim, duymadığım sözde gelenek Yozgat’la bağdaştırılmış.
İnanmayın kardeşim, öyle bir gelenek benim şehrimde ne yaşandı ne de böylesine anlamsız bir olay gelenek olarak yaşanmaz kabul edilmez.
KAZA MI KADER Mİ?
Evet bir gün öleceğiz.
Gün bitti ise yaşananlar bahane.
Ama bir de gerçekleri var! Yollarda hayatını kaybeden Yozgatlı’nın iki kadersizliği çıkar karışımıza.
Birincisi hak ettiği yol kalitesine kavuşamamış olması.
İşte Boğazlıyan yolu bir türlü duble yol kapsamına alınmadı, böyle giderse de yakın gelecekte yarım asır daha kimse beklemesin.
O yolun Devecipınar güzergahında iki otomobil kafa kafaya çarpıştı. Kaza bu, emniyet kemerini bağlamazsınız basit kaza hayat bitirir, küçük bir çakıl tanesi telafisiz sonuçlar doğurur.
Sonuç, ömrün süresi ile de bağlantılıdır.
Bir gerçek daha vardır ki, o da kullandığınız otomobilin güvenlik sistemi.
Şahin marka bir otomobille Avrupa markası bir otomobilin karıştığı son kazada, ölüm de, ciddi yaralanma da ağır hasar da güvenliği olmayan otomobillerde gerçekleşir.
3 cenazenin aynı otomobilden çıktığı kaza tam da bu şekilde kıymetli hemşehrilerim.
Mevzuu belki bilimsellikten uzak, halk ağzı ve gerçekleri üzerinden değerlendiriyor olabilirim ama gerçek tam da konuştuğumuz gibi!
Şahin’deki 3 kişi öldü!
Meslek hayatım boyunca kaza sonrası şahit olduğum manzaralarda da bunu gördüm.
Ömrün sayılı günleri kader ama o ömrün sağlıklı yaşaması, güvenliği kaderin ötesinde insancıl bir beklenti değil mi?
Yozgatlı iyi yollar, güvenli otomobillerle seyahat etmeyi hak etmiyor mu?
CUMHURİYET MEYDANI OTOPARK OLUR MU?
Coğrafyanın kader olduğu işte tam da burada kendini gösteriyor.
Biraz duygusal baktığımızda ‘Ne yapsın Kazım Başkan’ diyoruz. Şartlar, imkanlar, yaz dönemindeki artan trafik yoğunluğu geçici, lokal çözümlere yöneltiyor sizi.
Cumhuriyet Meydanı’nı oto parka dönüştürmek de bunlardan bir tanesi.
Sorun-çözüm denklemine uyuyor ama o meydanı kullanan insan gerçeğine uymuyor.
Şehirde imkanları zorlayıp çağımızın hastalığı olan otopark sorununu çözmek adına arayışları artırmak gerekiyor.
Meydanda nefes almak için volta atan Mehmet Amca’nın, Ahmet Dede’nin, Hüseyin Emmi’nin ruh dünyasındaki huzur, otopark bulamadığı için sancılanan sürücüden daha önemli diye düşünüyorum.
Üç sokak yukarı aracını park etmeye üşenen bir araç sahibinin derdini çözmek için zaten iki ara bir derede bulunan şehrin nefes alanları kapatılmamalı kanaatindeyim.
Eminim Kazım Başkan da benimle aynı düşünceye sahiptir!

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Tarık Yılmaz - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Yozgat Çamlık Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yozgat Çamlık Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yozgat Çamlık Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yozgat Çamlık Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.

04

Cem Kara - Sen yerköyde hiç düğüne gittinmi nasıl görmezsin kaynana ile kayınbaba güreşini. Bu ayıp birşeymi kanlı çarşaf sermekten daha kötü değil bence

Yanıtla . 3Beğen . 0Beğenme 29 Ağustos 02:55
05

Hacı Şenol - @Cem Kara 04 nolu yoruma cevabı: Yozgat'ı il merkezinden ibaret sandıkları için ilçelerin köylerin yolunu bile bilmiyorlar.

Yanıtla . 0Beğen . 0Beğenme 02 Eylül 00:14
03

Recep Temel - Doğrudan bu konuyla ilişkin olarak üniversite bünyesinde "Yozgat Bozok Üniversitesi Büyüyor,Yozgat Kalkınıyor" başlıklı bilimsel bir çalışma yapmıştık.Bir grup öğrencimle Yozgat'ın merkezi yönetimini temsilen görev yapan bürokratları (Vali,kaymakam,il müdürleri),yerel yöneticileri (belediye başkanları),siyasi parti temsilcileri/yöneticileri ile yapmış olduğumuz mülakatlar üzerinden Yozgat'ta üniversitenin nasıl algılandığını,işlevselliğini,gelecekte hangi fakülte/bölümlerin talep edildiğini vb. konuları değerlendirerek çalışmamızı tamamlamıştık.Üniversitenin ilgili birimine teslim ettiğimiz çalışmanın bir nüshasını da dönemin rektörüne arz etmiştik.Sonrası mı? Açıkçası ne kadar faydalanıldı,bilemiyorum?Yine yaşadığımız,görev yaptığımız şehre karşı sorumluluğumuz gereği alanımızda ilgili iki çalışma daha yaptık ki,bu çalışmalar kitaplaştı da.Önce Yozgat ekonomisini merkeze alan "Yozgat Şehir Ekonomisi" başlıklı çalışmamız basıldı.Akabinde de "Şehir Maliyesi,Yozgat İli Örneği" çalışmamız kitaplaştı.Bu iki çalışma da doğrudan Yozgat'ın ekonomik ve mali yapısıyla ilgili çalışmalardı. Birincisi, yeni gelişen ve ekonominin bir alt bilim dalı sayılan "Şehir Ekonomisi" alt bilim dalı çerçevesinde Yozgat İli ekonomisini büyüme ve kalkınma boyutlarıyla ele alıyordu.İkincisin de ise maliye literatürüne bizim kazandırmaya çalıştığımız "Şehir Maliyesi" yaklaşımı çerçevesinde Yozgat'ın mali yapısı bütüncül bir bakışla değerlendirilmişti.Bu iki eser yayınlandıkları dönemde Yozgat'ın siyasi temsilcilerine tarafımdan gönderilmişti.Bazı idari görevlilere de hediye edilmişti.Bunlardan da ne kadar yararlanıldı,onu da bilemiyorum.Sadece Yozgat'ı gönülden seven ve bağlı olan ancak başka ilden seçilmiş bir milletvekili arkadaşın danışmanından tebrik ve teşekkür mesajı gelmiş ve bir de Mehmet Ali Çakır bey yerel gazetedeki köşesinde bu çalışmalardan bahsetmişti.Aslında bu gelişmeler/duyarsızlık şaşırtıcı değil.Zira yıllar öncesinden Yozgat'ın öz evladı merhum Abbas Sayar bu durumu tespit e

Yanıtla . 0Beğen . 0Beğenme 27 Ağustos 01:57
02

Hakan Yildiz - Sn. Tarık Bey;Bildiğiniz gibi şehirlerin imar planları vardır, nüfus, sosyal doku ve ihtiyaç analizlerine göre şekillenir. Yollar, parklar, sağlık, eğitim, idari binalar, meskenler, yeşil alanlar, rekreasyon alanları, teknik ve sosyal donatı alanları otoparklar vb, şehrin yaya trafiği ile araç trafiğinin en düşük yoğunluklu olduğu bir güzergahında, ihtiyaç nisbetinde 1500-2000 araçlık bir otopark planlayıp içine üç tane görevli koyup, aracını park eden hemşehrilerimizi de kent merkezine golf araçları( şatıl) ile atmak bunu da makul bir ücrete bağlamak çokta zor olmasa gerek. Temel yok, beton yok inşaat yok… Hayırlısı olsun başkanımız bir çözüm üretir elbet.

Yanıtla . 0Beğen . 0Beğenme 26 Ağustos 22:32
01

Asım - Sayın Tarık Bey,

Yazınızı dikkatle okudum ve Yozgat Bozok Üniversitesi hakkındaki düşüncelerinizi ve gözlemlerinizi paylaştığınız için teşekkür ederim!

Değerlendirmeleriniz hem yerel bir üniversitenin gelişim sürecini, hem de bu sürecin şehir üzerindeki etkilerini anlamak açısından oldukça aydınlatıcı...

Öncelikle "Bozok Üniversitesi Büyürse Yozgat büyür" görüşünüzün altını çizmek isterim. Bu yaklaşım üniversitelerin sadece eğitim kurumları olarak değil, aynı zamanda bulundukları şehirlerin sosyo-ekonomik kalkınmasında önemli bir rol oynadıklarını vurgulaması açısından çok değerli.

Ancak bu sürecin her zaman pürüzsüz ilerlemediğini de açıkça belirtmişsiniz!

Üniversitenin karşılaştığı zorlukları samimiyetle dile getirmeniz takdire şayan. İç dinamikler, genel konjonktür ve siyasi etkiler gibi faktörlerin üniversitenin gelişimini etkilediğini belirtmeniz okuyuculara gerçekçi bir bakış açısı sunuyor. Bu zorlukların üniversitenin "kendi içinde yenilenmesi" ve "kabuk değiştirmesi" ile sonuçlandığını ifade etmeniz kurumun esnekliğini ve adaptasyon yeteneğini vurguluyor.

Prof. Dr. Evren Yaşar'ın rektörlüğü döneminde gözlemlediğiniz olumlu gelişmeleri paylaşmanız yönetimin ve liderliğin bir kurumun gelişimindeki önemini gösteriyor. Ankara tecrübesinin üniversiteye yansımasından bahsetmeniz merkezi yönetimle ilişkilerin ve deneyimin önemini vurguluyor.

Yazınızın sonunda şehir sakinlerine ve paydaşlara yönelik çağrınız oldukça anlamlı. Üniversite yönetiminin çabalarına destek olma ve geçmiş deneyimlerden ders çıkararak olası engelleri aşma konusundaki tavsiyeniz toplumsal dayanışmanın önemini hatırlatıyor.

Gelecekte de Yozgat Bozok Üniversitesi'nin gelişimini ve şehre olan katkılarını takip etmeye devam edeceğinizi umuyorum!!

Bu tür analizler ve gözlemler hem üniversite yönetimi, hem de şehir sakinleri için yol gösterici olabilir.

Değerli görüşlerinizi paylaştığınız için tekrar teşekkür eder, gelecek yazılarınızı merakla beklerim.

Saygılarımla

Yanıtla . 2Beğen . 0Beğenme 26 Ağustos 17:02


Anket Sizce Yozgat Şehir Stadyumu 2024 Yılı İçinde Tamamlanır mı?