Mecliste kavga, şehirde kayıp - 2

Abone Ol

Dün kavgayı konuştuk. Bugün perde arkasına bakalım. Çünkü Yozgat’ta kavga çoğu zaman görünenle sınırlı değildir.
Et ve tırnak gerçeğinden bahsedelim.
Bu meclistekiler yabancı değil.
Her gün birbirinin yüzüne bakan, düğünde yan yana oturan, cenazede omuz omuza saf tutan insanlar. Kimin çocuğu belediyede, kimin işi belediyeyle olmuş; siyasi ortaklıklar, eski dostluklar… Liste uzar gider.
Yani bu kavga ekrandaki gibi değil. Kamera kapanınca herkes yine aynı şehrin insanı. O yüzden bu tartışmalar en çok Yozgat’a zarar veriyor.
Etle tırnak ayrılmaz.
Siyaset de Yozgat’ta böyledir. Ayrılık var ama kopuş yok. O zaman bu öfke kime?

ŞEFFAFLIK TALEBİ, KAVGA DİLİ

AK Parti grubunun “Bu mecliste kimse kimseden daha Yozgatlı değil” sözü önemli. Altı dolu bir cümle. Kimse Yozgatlılığı tapulu malı gibi sahiplenemez.
Başkan Kazım Arslan’ın “Ben bu meclisten hiçbir şey kaçırmam” çıkışı da net. İddia varsa delil konuşmalı. Yoksa itham havada kalır, güvensizlik büyür.
Yani sadece gündem oluşturmak için konuşulmaz.
Ama şunu da görmek lazım, şeffaflık savunmayla değil, yöntemle olur. Kapıları kapatıp “kaçırmıyorum” demek yetmez; açıp göstermek gerekir.
Bir siyasetçinin sözüyle bitireyim:
Bülent Ecevit der ki, “Siyaset kavga sanatı değil, uzlaşma sanatıdır.”
Uzlaşamayan siyasetçi, eninde sonunda kavga eder.
Bugün mecliste yaşanan tam olarak bu. Uzlaşamayanlar ses yükseltiyor. Ses yükseldikçe akıl düşüyor.
Yozgatlı kavga izlemek istemiyor.
Yozgatlı çözüm görmek istiyor.
Yarın, bu kavganın gerçek bedelini yazacağız.
Devamı yarın…