Ömür gibi,
Alıp verdiğimiz nefes,
Açıp kapattığımız göz misali.
Rahmet ile başladı mağfiret ile devam etti, huzurla veda etti.
An gibi gelişi ve gidişi, biz insanoğlunun anlayamayacağı ahval ile.
Bir Mübarek Ramazan ayını daha geride bıraktık. Geride bırakmak bir tabir aslında, geride kalan nefesler, benizler, yaşanmışlıklar ve asla geriye alamayacağımız zaman.
Pandemi gölgesinde varlık mücadelesi veren insanlığımız yine aynı gölgede ikinci kez Ramazan yaşadı. Mevla üçüncüsünden esirgesin.
Issız sokaklar, sessiz meydanlar, kimsesiz teravihler, sıkışmaya hasretler eller, büyük bölümünü göremediğimiz çehreler ve boş bir dünya.
Bir birimize dar ettiğimiz,
Bir birimizi sığdıramadığımız dünya,
Olmasa da olur dediklerimiz…
Onlar olmadan, insan sesi duyulmadan, insan varlığı hissedilmeden Yozgat’ın ahvali niceydi?
Pek tabi ki beyhude.
Yoktuk işte…
Yok olduk bir anda!
Geçip giden Ramazan aynın ardından sadece bakarken, öylesine rahmet, şefkat, merhamet ve berekete hasret olduğumuzu anlıyoruz ki.
''Kalpten kalbe bir yol vardır . Gözünen görünmez sırdır'' diyor ya Neşet Ertaş, bizimkisi de kalpten kalbe yolların kesiştiği nokta.
Biz olmadan ne dünyanın tadı var ne de zaman anlamlı!
Bizden uzak boşa giden zaman. Tıpkı kapatmayı unuttuğunuz musluk, boşa çalışan televizyon, düğmesine basmadığımız boşa yanan lamba misali.
Keşke öyle olsaydı değil mi, boşa giden ömrün telafisi mümkün mü?
Ramazan gitti, dileğim ve temennim hasretlerle dolu bir rahmet ayı kaybettiğimiz hasletleri de hatırlatır sağlığımızla birlikte.
NE CEVAP VEREYİM?
Bir buçuk milyarlık İslam coğrafyası:
Ve… 9 milyon nüfuslu İsrail.
Kahrolası bir güruh dünyaya ayak bastıkları günden bu tarafa insanlığın başına bela olmuş, şer olmuş, acı olmuş, keder olmuş!
Bile isteye İslam Dünyasına, bile isteye özellikle Türkiye’yi içine çekecekleri bir şerre, içinde yakacakları bir ateşe körük olmaya çalışıyorlar.
Mescid-i Aksa’da yaktıkları ateşin bundan başka izahı yok.
Dün oğlum;
- Baba İsrail nüfusu 9 milyon, dünyada yaşayan Müslümanların sayısı 1 buçuk milyar. Neden kimse bir şey yapmıyor, müdahale etmiyor… diye sordu.
Çocuk aklına düşmüş sorgulamış kendince. Karşıda bir güç bulmayı umut etmiş lakin asıl gücün mensubu olduğu İslam Dünyası olduğunu ve o güce rağmen ortaya çıkan irade yoksunluğunu sorgulamış.
Zamanla dünyadaki fakirliğin, çatışmaların, göz yaşının ve her türlü mağduriyetin yine bu coğrafyada olduğunu öğrendiğinde yaşayacağı hüsranı kim nasıl yanıtlayabilir.
Orada çocuklar acımasızca öldürülürken, masum insanlar katledilirken sessiz kalanlara nasıl bir yorum getirecek?
Ben bir yanıt veremedim, sessiz kaldım, boynumu büktüm.
Bir bendim susan, bir buçuk milyar İslam coğrafyası neden susuyor anlamış değilim!