Okul başarısı sadece not mu?

Abone Ol

Bir psikolojik danışman olarak bugün çocuklar ve gençlerle çalışıyor olsam da, iş hayatına atılana kadar ben de yıllarımı okul sıralarında geçirmiş bir bireyim. Bir zamanlar ben de aynı sıralarda oturan, sınav kaygısı yaşayan, bazen “yeterince iyi miyim?” diye kendini sorgulayan bir öğrenciydim. Bu yüzden okul başarısına yalnızca bir uzman gözüyle değil, o sıralardan geçmiş biri olarak da bakıyorum.
Seans odasında en sık duyduğum cümlelerden biri de şu oluyor:
“Hocam, potansiyeli var ama dersleri yapmıyor.”
İşte tam da bu noktada okul başarısını yeniden düşünmemiz gerekiyor.
Çoğumuz okul başarısını hâlâ sınavlar ve karne notları üzerinden değerlendiriyoruz. Oysa başarı; çocuğun kendi hızında, kendi potansiyeline uygun şekilde ilerleyebilmesidir. Yani mesele sadece “kaç aldı?” değil, “nereden nereye geldi?” sorusudur. Bir çocuk başarısız görünüyorsa, bu çoğu zaman bir sonuç değil, uzun süredir devam eden bir sürecin işaretidir. Üstelik araştırmalar bize şunu söylüyor: Başarılı ve başarısız öğrenciler arasında zekâ açısından belirgin bir fark yok. Demek ki sorun çoğu zaman yetersizlik değil, desteklenmeyen bir potansiyel.
Bu noktada anne babalara önemli görevler düşüyor. Öncelikle şunu hatırlamakta fayda var: Aşırı baskı da aşırı ilgisizlik de çocuğa iyi gelmez. Çocukların en çok ihtiyaç duyduğu şey; anlaşıldıklarını hissetmektir. Sürekli eleştirilen ya da başkalarıyla kıyaslanan çocuk, zamanla denemekten vazgeçebilir.
Anne babalar olarak çocuğunuzun sadece sonucuna değil, sürecine odaklanın. “Kaç aldın?” sorusu yerine “Çalışırken zorlandığın yer oldu mu?” diye sormak, çocuğunuzu konuşmaya davet eder. Evde dersle ilgili bir düzen oluşturmak, çalışma saatlerini birlikte belirlemek ve bu plana sadık kalmak da sorumluluk duygusunu destekler.
Bir diğer önemli nokta, kullanılan dildir. “Bak arkadaşın neler yapıyor”, “Sen zaten çalışmıyorsun” gibi cümleler motivasyonu artırmaz, aksine özgüveni zedeler. Bunun yerine çabanın fark edildiğini hissettiren ifadeler çok daha etkilidir. Küçük ilerlemeleri görmek ve takdir etmek, çocuğun kendine olan inancını güçlendirir.
Ayrıca her çocuğun öğrenme biçimi farklıdır. Kimi yazarak, kimi anlatarak, kimi hareket ederek öğrenir. Çocuğunuzun hangi yöntemle daha iyi öğrendiğini gözlemlemek ve ona uygun bir yol bulmak, başarıyı destekleyen önemli bir adımdır.
Unutmayalım; her çocuk bir meyve gibidir. Her meyve aynı zamanda olgunlaşmaz. Kıyaslamak yerine bireysel farklılıkları görmek, beklentileri çocuğun kapasitesine göre ayarlamak çok daha sağlıklı bir yaklaşımdır.
Çünkü okul başarısı sadece bir karne notu değil, çocuğun duygusal, sosyal ve akademik gelişiminin bir bütün hâlindeki yansımasıdır.