Ölenin arkasından beddua etmek mi!

Abone Ol

Hepimizin nüfus cüzdanında “Müslüman” yazıyor. Ama geçenlerde gördük ki, sadece kağıt üzerinde Müslümanız… Allah’a inanırız, Peygambere inanırız, Kur’an-ı Kerim okuruz. Hep Arapçasını okuruz ama Türkçe mealini okuyan azdır.
Peki, vefat eden bir insanın arkasından beddua edebilirsiniz, hakaret edebilirsiniz, sayıp sövebilirsiniz diye bir ayet-i kerime var mı Kutsal Kitap’ta?
Ben Hakan Karakoç’tan bahsediyorum. Geçen haftalarda hayatını kaybetti. Hiçbir muhabbetimiz, tanışıklığımız olmadı. Sadece caddede, Yimpaş’ta rastlaşırdık, uzaktan tanırdım. Yerel gazetelerde “vefat etti” haberi yayımlandı. Yorumları okudum, aman Allah’ım! Yok artık dedirten cinstendi.
Videolar telefonlarda, sosyal medyada dönüp durdu. Çoğu yerel gazete (Çamlık Gazetesi dışında) maalesef videoları paylaştı. O kadar etkilendim ki… Paylaşmak ne kadar doğru, ne kadar etik?
Evet, Yimpaş döneminde biliyorum ki çoğu insan malını mülkünü, parasını kaybetti. Canı yandı. Kızgın olmakta, kırgın olmakta çok haklılar. İnsanlar varını yoğunu yatırdı ama tek bir insanı günah keçisi seçmek ne kadar doğru? Onunla birlikte Dursun Uyar’a hakaretler yağdırmak ne kadar doğru?
Allah’a havale edersiniz… Allah’ın adaleti şaşmaz. Diyelim ki Hakan Karakoç dünyanın en kötü insanıydı. Size ne, bize ne? Allah’a verecek hesabını. Niye Allah kesiliyorsunuz, niye hesap soruyorsunuz? Siz misiniz karar mercii, siz misiniz yargılayan, sorgulayan?
Yaşadığı lüks hayattan, zenginliğinden alıp vurmuşsunuz. Bu insanlık mı? Hangi kitapta yazıyor ölmüş bir insanın arkasından konuşmak?
Dua edilir, rahmet dilenir. Biz hep böyle gördük, böyle bildik. Dua etmeyin, rahmet dilemeyin; peki beddua etmek nedir?
İnsanlığa sığar mı, bu mu Müslümanlık?
Sevmek zorunda değilsiniz, diriye saygınız yok bari ölmüşe olsun.
Volkan Konak’ın yorumları da öyleydi; insanlık dışıydı. Gerçi din hocalığı yapan, Yozgat İl Müftülüğü’nde çalışan bir din görevlisi bile “Ateşi bol olsun” yazmıştı. Din hocasına bakın! Bırakın Allah sorsun hesabını…
Bakara Suresi’nin 29. ayetinde ne diyor:
“O, her şeyi hakkıyla bilir. O, göklerde ve yerde olan her şeyi bilir.”
Siz bilemezsiniz; yaptığı iyiliği, ettiği tövbeyi bilemezsiniz.
Gencecik bir insan hayatını kaybetti. Üç çocuğu vardı, bir eşi vardı. Hem eş, hem babaydı. Bu yazılanları okusalar kahrolmazlar mı? Azıcık empati yahu…
Bu kadar gaddar, bu kadar soğukkanlı, bu kadar vicdansız, merhametsiz olamayız. Ama olmuşuz. Her şeyi olmuşuz da insan olamamışız.
Kasiyerlikle başladığı Yimpaş’ın patronu oldu, sonra Yimpaş mezarı oldu. Ne acı, ne üzücü. Ne olursa olsun bir insan… Hiç kimse böyle bir ölümü hak etmez.
Ben Hakan Karakoç’a rahmet, ailesine sabır diliyorum. Yorumları yazanlara ise bol merhamet, bol empati diliyorum.
Ve o görüntülerde canını dişine takarak olaya herkes gibi izleyerek değil; canla başla çırpınan, koşturan koca yürekli kadın güvenlik görevlisini tebrik ediyorum, helal olsun diyorum. Elinden gelenin fazlasını yaptı.
İzleyen insanlara da kızamıyorum. Çoğu “Elinde bıçak vardı, korktuk” diyor. Bir kısmı “Kadir Şeker gibi olmaktan korktuk” diyor.
Ne diyeyim ki…