Tarihsel kayıtlara göre, 1850’lerin sonu ile 1860’ların başında Osmanlı topraklarına göç eden Osetlerin büyük çoğunluğu, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı ve Rusların Kars bölgesini işgaliyle birlikte bu bölgeden Anadolu’nun iç kesimlerine yerleşti. Kars ve çevresinden Yozgat’a uzanan göç yolunda hem kara hem de deniz güzergahları kullanıldı.
Kafkasya’nın kuzeyinde, Osetya’dan gelen bu topluluk, göç sürecinde Müslüman kimliklerini korudu. Osmanlı İmparatorluğu’nun halifelik makamını ve adaletli yönetimini umut eden Osetler, yeni yerleştikleri bölgelerde kültürel kimliklerini yaşatmaya devam etti. Ancak Türkiye’deki kaynaklarda Kafkas göçmenlerine genellikle “Çerkes” denmesi sebebiyle Osetler uzun yıllar kendi kimlikleriyle değil, “Çerkes” olarak anıldı.

Yozgat’ta 2 grup oldukları biliniyor
Yozgat’ta yaklaşık 15-20 bin Oset’in yaşadığı tahmin edilirken, bu topluluklar içinde İron ve Digor olmak üzere iki etno-diyalekt grubunun yer aldığı biliniyor. Ayrıca, Osetlerin kendi dillerinde ve geleneklerinde varlıklarını sürdürmeleri, bölgedeki sosyal uyumu da güçlendirdi.
Osetlerin göçünün arkasında, Rus yönetiminin uyguladığı toprak kamulaştırmaları, zorunlu askerlik ve Hıristiyanlaştırma politikalarına karşı bir tepki yer alıyor. Bu nedenle Osmanlı topraklarına göç eden Osetler, hem kendi kültürel kimliklerini korumaya hem de yeni yaşam alanlarında huzurlu bir hayat sürmeye çalıştı.

Son yıllarda ise Türkiye’deki Osetler, “Çerkes” kimliğinin ötesinde kendi etnik kimliklerini ön plana çıkarma yönünde adımlar atıyor. Bu durum, kültürel çeşitlilik ve kimlik bilincinin artması açısından önemli görülüyor.




